başlama

listen to the pronunciation of başlama
Turkish - English
{s} starting

Starting to save is the first step towards a secure retirement. - Tasarruf etmeye başlamak güvenli emekliliğe doğru ilk adımdır.

Birth is the starting point for life's adventures. - Doğum, yaşam macerası için başlama noktasıdır.

outbreak

A chain of events led to the outbreak of the war. - Bir dizi olay savaşın başlamasına yol açtı.

start

I quit my job and moved so I could start off with a clean slate. - Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.

Tea and coffee helps to start the day. - Çay ve kahve, güne başlamaya yardımcı olur.

kickoff
beginning, start, commencement
initiation
inceptive
connecting
go off
beginning, start
commencing

The surgeon scrubbed thoroughly up to his elbows before commencing surgery. - Cerrah ameliyata başlamadan önce elini dirseklerine kadar iyice ovalayarak yıkadı.

launching
sole (used to resole a shoe)
onset
inception
throwoff
beginng
morning

We agreed to start early the next morning. - Ertesi sabah erken başlamayı kararlaştırdık.

Tom and I plan to start digging a well tomorrow morning. - Tom ve ben bir kuyu kazmaya başlamayı planlıyoruz.

setting
endlessness
begin

The room was jam-packed with reporters waiting for the press conference to begin. - Oda basın konferansının başlamasını bekleyen muhabirlerle tıka basa doluydu.

Let's go back before it begins to rain. - Yağmur başlamadan önce geri dönelim.

commencement
attack
başlamak
commence
başlamak
begin

I think I have to begin working on my homework. - Sanırım ev ödevimle ilgili çalışmaya başlamak zorundayım.

He gave us the signal to begin. - O, bize başlamak için sinyal verdi.

başlamak
start

You'll have to start at once. - Derhal başlamak zorunda kalacaksın.

His plan was to start on Monday. - Onun planı pazartesi günü başlamaktı.

başlama vuruşu yapmak
kick off
başlama yeri
Starting Location
başlama belirten fiil
inchoative
başlama belirten fiil
inceptive verb
başlama ifade eden
inchoative
başlama izni
go ahead!
başlama işareti
cue
başlama vuruşu
kickoff
başlama çizgisine dizilmek
toe the line
başla
begin

Birth is, in a manner, the beginning of death. - Doğum,bir şekilde,ölümün başlangıcıdır.

Let's go back before it begins to rain. - Yağmur başlamadan önce geri dönelim.

başlamak
(Hukuk) launch
resmen işe başlama töreni
(Ticaret) inauguration
başla
began

You began to learn Esperanto. - Esperanto öğrenmeye başladınız.

He began to work for that company last year. - O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.

başlamak
get going
başlamak
set in
başlamak
kick off
başlamak
to begin, to start, to commence, to come on, to enter into, to fall to, to get cracking; to originate; (göreve) to accede (to sth)
başlamak
set out
başlamak
turn to
başlamak
start off

I quit my job and moved so I could start off with a clean slate. - Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.

There's nothing better than a good cup of coffee to start off the day. - Güne başlamak için güzel bir fincan kahveden daha iyi bir şey yoktur.

başlamak
began

We were about to start, when it began to rain. - Yağmur yağmaya başladığında biz başlamak üzereydik.

başlamak
proceed
başlamak
strike up

The student center is a good place to strike up conversations. - Öğrenci merkezi konuşmalara başlamak için iyi bir yer.

başlamak
get to

I have to get to work. - Çalışmaya başlamak zorundayım.

I want to get to work. - İşe başlamak istiyorum.

başlamak
{f} go
başlamak
enter
(futbol) başlama vuruşu
kickoff
başla
(Bilgisayar) run

They began to run all at once. - Hep birden koşmaya başladılar.

The dog began to run. - Köpek koşmaya başladı.

başlamak
set about
başlamak
knuckle down
başlamak
ahead

The secret of getting ahead is getting started. - İlerlemenin sırrı başlamaktır.

başlamak
proceed to
başlamak
take

It takes a lot of money to start a business. - Bir işe başlamak çok para gerektirir.

In order to lose weight, it is best to take up some sport. - Zayıflamak için en iyisi biraz spor aktivitesine başlamak.

başlamak
set
başlamak
embark upon
başlamak
launch into
başlamak
set up
başlamak
(Kanun) embark on
spor başlama çizgisi
mark
spor başlama çizgisi
scratch
başlamak
{f} introduce
başla
{f} beginning

All beginnings are difficult. - Bütün başlangıçlar zordur.

At the beginning it'll be tough, but everything's tough at the beginning. - O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.

başla
log on
başla
begun

The journey has just begun. - Yolculuk henüz başladı.

The French and Indian War had begun. - Fransız ve Hint Savaşı başlamıştı.

başla
gotten start
başla
fall to
başla
go about

Now I must go about my work. - Şimdi işime başlamalıyım.

başla
strike up

The student center is a good place to strike up conversations. - Öğrenci merkezi konuşmalara başlamak için iyi bir yer.

başla
got start
başla
knuckle down
başla
set about

We got up early and set about cleaning our house. - Erken kalktık ve evimizi temizlemeye başladık.

I must set about that work without delay. - Gecikmeden o işe başlamalıyım.

başla
get start
başla
enter upon
başla
get down to

Now let's get down to work. - Şimdi çalışmaya başlayalım.

We must get down to our homework. - Biz ödevimize başlamalıyız.

başla
commence

Hostilities commenced. - Düşmanlıklar başladı.

Commencement is typically the first or second Saturday in April. - Başlangıç genellikle nisan ayının birinci ya da ikinci cumartesisidir.

başla
start off

I quit my job and moved so I could start off with a clean slate. - Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.

Let's start off on the same page. - Aynı sayfada başlayalım.

başla
went about
başla
got down to
başlamak
undertake
başlamak
originate
başlamak
initiate
başlamak
enter on
başlamak
get under way
başlamak
fall to
başlamak
come into
başlamak
come

You shouldn't have come here to begin with. - Birlikte başlamak için buraya gelmemeliydin.

Even if he doesn't come, we'll have to begin. - O gelmese bile, biz başlamak zorunda kalacağız.

başlamak
enter into
başlamak
take up

In order to lose weight, it is best to take up some sport. - Zayıflamak için en iyisi biraz spor aktivitesine başlamak.

başlamak
go ahead
başlamak
get at
Başlamak
get started

I'd like to get started right away. - Hemen başlamak istiyorum.

I couldn't wait to get started. - Ben başlamak için bekleyemedim.

başla
log#on
başlamak
start from
başlamak
kick on
göreve başlama
inauguration
konuşmaya başlama
start talking
ava başlama
throwoff
başlamak
knitting to cast on
başlamak
go off
başlamak
launch out into
başlamak
open
başlamak
launch out
başlamak
come on

Come on in. We're just about to get started. - İçeri gelin. Başlamak üzereyiz.

başlamak
lay down
başlamak
knuckle down to
başlamak
get

I want to get to work. - İşe başlamak istiyorum.

I'd like to get started right away. - Hemen başlamak istiyorum.

başlamak
enter upon
başlamak
get a move on
başlamak
inaugurate
başlamak
to begin, start, commence
başlamak
auspicate
başlamak
lead off
başlamak
strike in
başlamak
cut along
başlamak
set to
başlamak
approach
başlamak
fall
başlamak
start in

We'll be ready to start in a few minutes. - Birkaç dakika içinde başlamak için hazır olacağız.

dip sarım başlama devri
underwinding starting speed
en son işe başlama tarihi
latest start date
erken başlama günü
early start time
erken başlama tarihi
(İnşaat) early start date
gelirim başlama anı
(Havacılık) beginning of stress
geç başlama tarihi
(İnşaat) late start date
golfte başlama vuruşu hakkı
honor
golfte başlama vuruşu hakkı
honour [Brit.]
havlamaya başlama
(av köpeği) challenge
muhasamatın başlama saati
(Askeri) seaborne assault landing hour; specific time an operation or exercise begins
yeniden başlama
a fresh start
yeniden başlama veya devam etme
(Hukuk) resumption
Turkish - Turkish
Başlamak işi
(Osmanlı Dönemi) BEDV
(Osmanlı Dönemi) TASDİR
(Osmanlı Dönemi) İNDİFA
(Osmanlı Dönemi) İSTİFRA'
başlama meridyeni
Boylamların hesabında başlangıç olarak kabul edilen meridyen
başlama vuruşu
Futbolda oyuna ilk başlamada veya her golden sonra topu santrada yeniden oyuna sokmada yapılan vuruş
Başlamak
girmek
Başlamak
tutmak
Başlamak
almak
Başlamak
(Osmanlı Dönemi) TEBEDDÜ'
başlamak
Olmak, oluşmak, ortaya çıkmak, doğmak
başlamak
Hoş olmayan bir davranışa koyulmak: "Etraftaki çocuklar gene arsızlanmaya başladılar."- O. C. Kaygılı
başlamak
Bir işe girişmek, harekete geçmek
başlamak
Çalışır, işler, yürür duruma girmek
başlamak
Etkisini gösterme
başlamak
Etkisini gösterme: "Kış başlarken yapraklar döküldü."- C. Uçuk
başlamak
Hoş olmayan bir davranışa koyulmak
başlamak
Görünmek: "Kasabanın kenar mahallelerinden sonra bir mezarlık başlardı."- S. F. Abasıyanık
başlamak
Olmak, oluşmak, ortaya çıkmak, doğmak: "Şiirimiz milletimizin Anadolu'daki teşekkülü ile başlar."- Y. K. Beyatlı
başlamak
Görünmek
başlamak
Bir işe girişmek, harekete geçmek: "Şairliğe on sekiz yaşında gazel ve rubailerle başlamıştı."- H. Taner. Çalışır, işler, yürür duruma girmek: "Bundan başka, evlenme hayatı da oldukça başarılı başladı."- H. E. Adıvar
başlama
Favorites