alteration, though it be from worse to better, hath in it inconveniences….
Is there anyone else wanting to eat?
- Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
- Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
Am I that much different from everyone else?
- Ben başka herkesten o kadar farklı mıyım?
I would do it in a different way than you did.
- Senin yaptığından başka türlü yapardım.
I have another friend in China.
- Çin'de başka bir arkadaşım var.
Another ten minutes' walk brought us to the shore.
- On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
By other's faults wise men correct their own.
- Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.
I had no other choice.
- Başka seçeneğim yoktu.
Now that I am a teacher, I think otherwise.
- Mademki ben bir öğretmenim, başka türlü düşünüyorum.
I tried to convince Tom otherwise.
- Tom'u başka türlü ikna etmeye çalıştım.
Was there anybody else besides Tom?
- Tom'dan başka orada kimse var mıydı?
Was there anybody else besides Tom?
- Tom'un dışında başka biri var mıydı?
Did anybody other than Jim see her?
- Jim'den başka onu gören biri var mı?
Tom doesn't know anything about Mary, other than her name.
- Tom, onun adından başka Mary hakkında bir şey bilmiyor.
It was nothing but a joke.
- Bu şakadan başka bir şey değildi.
There was nothing but an old chair in the room.
- Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.
I won't answer any more questions right now.
- Şimdi başka sorulara cevap vermeyeceğim.
Be happy and don't ask any more questions...that is best.
- Mutlu ol ve başka soru sorma... bu en iyisi.
Tom reads more books than anyone else I know.
- Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur.
Good health is more valuable than anything else.
- İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
This apartment is bigger than any other one in the building.
- Bu daire, binadaki herhangi başka birinden daha büyüktür.
Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
What else would you like to know?
- Başka ne bilmek istersin?
What else could I have done?
- Başka ne yapabilirdim?
We had no alternative but to fight.
- Döğüşmekten başka seçeneğimiz yoktu.
They had no alternative but to retreat.
- Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.
Do you have any further questions to ask?
- Soracak başka sorunuz var mı?
Any further comment is redundant.
- Daha başka yorum lüzumsuzdur.
Apart from his parents, no one knows him very well.
- Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
- Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
We had no choice except to put up with it.
- Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.
Tom had no choice except to accept the consequences.
- Tom'un sonuçları kabul etmekten başka seçeneği yoktu.
Nothing but peace can save the world.
- Barıştan başka hiçbir şey dünyayı kurtaramaz.
Save your long-winded explanations for someone else.
- Kabak tadı veren açıklamalarını başka biri için sakla.