başkalaş

listen to the pronunciation of başkalaş
Turkish - English
metamorphose
metamorphoses
başka
else

A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else. - Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.

Nobody else got hurt. - Başka hiç kimse yaralanmadı.

başka
different

Tom isn't very different from anybody else. - Tom başka herhangi birinden çok farklı değil.

I would do it in a different way than you did. - Senin yaptığından başka türlü yapardım.

başka
another

I have another friend in China. - Çin'de başka bir arkadaşım var.

It is difficult to translate a poem into another language. - Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.

başka
other

They are talking loudly when they know they are disturbing others. - Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..

Everyone has the right to own property alone as well as in association with others. - Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.

başka
otherwise

I thought it was a good book, but Jim thought otherwise. - Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.

I tried to convince Tom otherwise. - Tom'u başka türlü ikna etmeye çalıştım.

başka
beside

There was no one there besides me. - Orada benden başka kimse yoktu.

Was there anybody else besides Tom? - Tom'dan başka orada kimse var mıydı?

başka
other than

It's none other than Tom! - O, Tom'dan başkası değil.

Tom doesn't know anything about Mary, other than her name. - Tom, onun adından başka Mary hakkında bir şey bilmiyor.

başka
forth
başka
but

The girl did nothing but cry. - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.

The girl did nothing but cry. - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

başka
any more

I won't answer any more questions right now. - Şimdi başka sorulara cevap vermeyeceğim.

Be happy and don't ask any more questions...that is best. - Mutlu ol ve başka soru sorma... bu en iyisi.

başka
(Bilgisayar) more

Cows are more useful than any other animal in this country. - İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.

Tom reads more books than anyone else I know. - Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur.

başka
apart

Apart from Barack Obama, all US presidents were white. - Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.

Apart from his parents, no one knows him very well. - Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.

başka
saving
başka
{s} distinct
başka
what else

What else would you like to know? - Başka ne bilmek istersin?

Tom didn't know what else to do. - Tom başka ne yapacağını bilmiyordu.

başka
alternate
başka
alternative

We had no alternative but to fight. - Döğüşmekten başka seçeneğimiz yoktu.

Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer. - Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.

başka
further

Any further comment is redundant. - Daha başka yorum lüzumsuzdur.

Do you have any further questions? - Başka sorularınız var mı?

başka
atypical
başka
any further
başka
to another
başka
apart from

Apart from Barack Obama, all US presidents were white. - Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.

Apart from his parents, no one knows him very well. - Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.

başka
except, apart (from), other (than)
başka
except

Tom had no choice except to accept the consequences. - Tom'un sonuçları kabul etmekten başka seçeneği yoktu.

We had no choice except to put up with it. - Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.

başka
excepting
başka
barring
başka
other, another, different
başka
slang gypsy
başka
hetero
başka
another; other; different; else
başka
save

Nothing but a miracle can save her now. - Artık onu bir mucizeden başka hiçbir şey kurtaramaz.

The President had the power to save the men from execution at the stroke of a pen. - Başkanın adamları ipten alacak gücü vardı, bir kalem oynatmaya bakardı iş.

başka
noneot
Turkish - Turkish

Definition of başkalaş in Turkish Turkish dictionary

Başka
özge
Başka
(Hukuk) MAADA
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge: "Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim."- H. Taner
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge
başka
"Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır: "Başkalarının otuz liraya yaptığı bir kostümü siz niye seksen liraya yapıyorsunuz?"- R. N. Güntekin. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan: "Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor."- H. E. Adıvar