başa çıkmak

listen to the pronunciation of başa çıkmak
Turkish - English
cope

He didn't have enough experience to cope with the problem. - Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.

handle

Tom will have to handle that. - Tom onunla başa çıkmak zorunda kalacak.

I've had it. All I've done today is handle complaints. - Bıktım artık. Bugün bütün yaptığım şikayetlerle başa çıkmak.

help
get over
overcome
Get over, handle, overcome, cope, help
to cope with

He didn't have enough experience to cope with the problem. - Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.

(Hukuk) cope with

He didn't have enough experience to cope with the problem. - Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.

keep up with something
master
do
cope up with
(deyim) get a handle on
withstand
deal

The situation was really difficult to deal with. - Durum ile başa çıkmak için gerçekten zordu.

We are making all efforts possible to deal with the nuclear crisis. - Biz nükleer kriz ile başa çıkmak için mümkün olan tüm çabaları harcıyoruz.

başa çıkmak
Favorites