He didn't have enough experience to cope with the problem.
- Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.
Tom will have to handle that.
- Tom onunla başa çıkmak zorunda kalacak.
I've had it. All I've done today is handle complaints.
- Bıktım artık. Bugün bütün yaptığım şikayetlerle başa çıkmak.
He didn't have enough experience to cope with the problem.
- Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.
He didn't have enough experience to cope with the problem.
- Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.
The situation was really difficult to deal with.
- Durum ile başa çıkmak için gerçekten zordu.
We are making all efforts possible to deal with the nuclear crisis.
- Biz nükleer kriz ile başa çıkmak için mümkün olan tüm çabaları harcıyoruz.