Mary felt guilty about yelling at her daughter.
- Mary onun kızına bağırmakla ilgili kendini suçlu hissetti.
Tom didn't have to yell at me.
- Tom bana bağırmak zorunda değildi.
Yelling and screaming is not going to get you anywhere.
- Bağırmak ve çığlık atmak seni hiç bir yere götürmez.
Tom just kept screaming.
- Tom sadece bağırmaya devam etti.
You don't have to shout. I can hear you.
- Bağırmanıza gerek yok. Sizi duyabiliyorum.
They were all hoarse from shouting.
- Bağırmaktan sesleri kısıldı.
Your yelling and howling is called a psychosis. I ask, I beg you to see a therapist before you get instituonalized.
- Bağırman ve uluman ruhsal bir bozukluk. Soruyorum, hastaneye kaldırılmadan önce terapiste gitmen için sana yalvarıyorum.
I felt an impulse to cry out loud.
- Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.
I'm tired of my kids crying.
- Çocuklarımın bağırmasından bıktım.
Yelling and screaming is not going to get you anywhere.
- Bağırmak ve çığlık atmak seni hiç bir yere götürmez.
I felt like screaming.
- Canım bağırmak istedi.
Yelling and screaming is not going to get you anywhere.
- Bağırmak ve çığlık atmak seni hiç bir yere götürmez.
Did you really have to yell that loud?
- Gerçekten yüksek sesle bağırmak zorunda mıydın?
You don't have to shout.
- Bağırmak zorunda değilsin.
They were all hoarse from shouting.
- Bağırmaktan sesleri kısıldı.
I felt an impulse to cry out loud.
- Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.
You don't have to cry out. I can hear you.
- Bağırmak zorunda değilsin. Seni duyabiliyorum.
Someone is shouting for help.
- Biri yardım için bağırıyor.
Keep away from the vertical cliff! she shouted.
- Dikey kayalıklardan uzak durun! o bağırdı.
You don't have to cry out. I can hear you.
- Bağırmak zorunda değilsin. Seni duyabiliyorum.
I felt an impulse to cry out loud.
- Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.
You don't have to shout at the top of your voice.
- Avazının çıktığı kadar bağırmak zorunda değilsiniz.
You don't have to cry out. I can hear you.
- Bağırmak zorunda değilsin. Seni duyabiliyorum.
I felt an impulse to cry out loud.
- Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.