bağıran

listen to the pronunciation of bağıran
Turkish - English
{s} screaming

Tom was surrounded by a horde of screaming fangirls. - Tom bağıran fanatik kızlardan oluşan bir kalabalık tarafından çevrilmişti.

(Bilgisayar) shout
shouter
screamer
bağır
{i} bosom
bağıran kimse
barker
bağıran kimse
howler
bağır
(Anatomi) interior organs
bağır
chest
bağır
internal organs
bağır
(Tıp) sternum
bağır
middle part
bağır
cry out

I felt an impulse to cry out loud. - Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.

You don't have to cry out. I can hear you. - Bağırmak zorunda değilsin. Seni duyabiliyorum.

bağır
{f} bawl
bağır
cry out for
bağır
{f} shout

We heard somebody shout. - Birinin bağırdığını duyduk.

Someone is shouting for help. - Biri yardım için bağırıyor.

bağır
vociferate
bağır
bawling
bağır
bosom, breast; middle part; internal organs
bağır
saddle (of a mountain)
bağır
middle part (of an archery bow)
bağır
bosom, breast
bağır
bowels, internal organs, viscera
bağır
holler
bağır
splanchnic
bağır
petto
Turkish - Turkish

Definition of bağıran in Turkish Turkish dictionary

Bağır
ahşa
Bağır
(Osmanlı Dönemi) HAVSA
bağır
Ciğer, bağırsak gibi vücut boşluklarında bulunan organların ortak adı, ahşa
bağır
Göğüs
bağır
Göğüs: "Yakup, ceketini, mintanını, içliğini çıkarmış, bağrını yağmura vermiş, bir heykel gibi sessiz ve kımıldamadan duruyor."- T. Buğra
bağır
Ok yayı ve dağda orta bölüm
bağıran
Favorites