bağımlı

listen to the pronunciation of bağımlı
Turkish - English
dependent

The boy is totally dependent on his parents. - Çocuk tamamen ebeveynlerine bağımlıydı.

He is still dependent on his parents. - O hâlâ ailesine bağımlıdır.

addicted

Many criminals in America are addicted to drugs. - Amerika daki çoğu suçlu uyuşturucuya bağımlıdır.

Many criminals in America are addicted to drugs. - Amerika'da çoğu suçlu uyuşturucuya bağımlıdır.

subsidiary
clinging
subject
habitual
given to
inveterate
addict; freak
to be addicted
interdependent
hooked

Tom's hooked on cigarettes. - Tom sigara bağımlısı.

{i} addict

I'm an alcoholic. I'm a drug addict. I'm homosexual. I'm a genius. - Ben bir alkoliğim. Ben bir uyuşturucu bağımlısıyım. Ben eşcinselim. Ben bir dahiyim.

Tatoeba is addictive. - Tatoeba bağımlılıktır.

dependant
(Dilbilim) included
subordinate
(Dilbilim) literal
(Bilgisayar) child

This former child actor later became a drug addict. - Bu eski çocuk oyuncu daha sonra bir uyuşturucu bağımlısı oldu.

Don't let your children become couch potatoes. - Çocuklarınızın televizyon bağımlısı olmasına izin vermeyin.

vassal
contingent
ancillary
(Bilgisayar) slave
heteronomous
subordinative
reliant
in dependent
addıcted
dependent of
{s} linked
bound
{i} freak

She's a control freak. - O bir kontrol bağımlısı.

in the bondage of vice
tributary
{s} confirmed
bağımlı bellek
slave store
bağımlı birim
slave unit, slave
bağımlı devletler
(Hukuk) dependent states
bağımlı dosya
slave file
bağımlı istasyon
slave station
bağımlı kimse
addict
bağımlı kimse
dependent
bağımlı kimse
dependant
bağımlı olmak
to depend (on/upon)
bağımlı olmak
be in subjection to smb
bağımlı olmak
come under
bağımlı olmak
be addicted to
bağımlı olmak
addict oneself
bağımlı program
dependent program
bağımlı tür
(Denizbilim) dependent species
bağımlı uçbirim
slave station , tributary station
bağımlı yazmaç
dependent register
bağımlı ülke
(Hukuk) dependent territory
bağımlı ülke
client
bağımlı olmak
depend

Depending on others is taboo. - Başkalarına bağımlı olmak tabudur.

Tom doesn't want to be dependent on his parents. - Tom ailesine bağımlı olmak istemiyor.

bağımlı olmak
be subject to
birbirine bağımlı
interdependent
devingen bağımlı kitaplık
dynamic link library
bağımlı olmak
be addicted
alkol bağımlı
alcohol dependent
doğrusal bağımlı
linearly dependent
karşılıklı bağımlı
mutually dependent
kimseye bağımlı olmamak
(deyim) stand on one's own feet
lineer bağımlı sistem
(Matematik) linearyly dependent system
lineer bağımlı vektörler
(Matematik) linear relation
makineye bağımlı
machine dependent
yere bağımlı olmayan seyrüsefer teçhizatı
(Askeri) self-contained navigation equipment
yön bağımlı ışıyıcı
anisotropic radiator
Turkish - Turkish
Başka bir şeyin istemine, gücüne veya yardımına bağlı olan, özgürlüğü, özerkliği olmayan, tabi
angaje
bağımlı sıralı cümle
Anlam bakımından birbirine bağlı olan ve özneleri, tümleçleri veya yüklemleri ortak olan cümle
bağımlı
Favorites