Definition of bırakır in Turkish English dictionary
- leaves
- plural form of leaf
- plural form of leave
- pl
- of Leaf
- Configuration of balls at the end of a turn
- Leaves is the plural form of leaf, and the third person singular form of leave. Plural of leaf. the plural of leaf
- the pages of a book
- plural of leave
- plural of leaf
- The bottom nodes of a tree They hold pointers to the actual data In a B-tree,leaves are linked sequentially
- the part of trees that grows on the branches and act as the photosynthesis factory that turns sunlight into food for the tree
- third-person singular of leave
- Used in the context of general equities Remains to buy or sell of a previously entered order after a report of partial execution has been given If I had told the floor broker to buy 20M IBM @ $115, and he later bought 6M at this price, his report would be "You bought 6M IBM @ $115, leaves 14 "
- Pages of a book
- Horizontal axis of display containing the trailing digits
- bırak
- drop out
Tom had to drop out from college because he couldn't afford tuition.
- Tom okul ücretini ödeyemediği için üniversiteyi bırakmak zorunda kaldı.
Do you really want to drop out of high school?
- Liseyi bırakmayı gerçekten istiyor musun?
- bırak
- forgone
- bırak
- (Konuşma Dili) cheese it
- bırak
- (Bilgisayar) drop
Tom dropped out of the tournament.
- Tom turnuvayı bıraktı.
Please drop me off at the station.
- Lütfen beni istasyona bırak.
- bırak
- (Bilgisayar) dismiss
- bırak
- let him have his say
- bırak
- let it be
- bırak
- {f} releasing
We're releasing all the sentences we collect under the Creative Commons Attribution license.
- Topladığımız tüm cümleleri Creative Commons Attribution lisansı altında serbest bırakıyoruz.
I'm releasing the prisoners.
- Tutukluları serbest bırakıyorum.
- bırak
- {f} quitted
- bırak
- relinquish
- bırak
- {f} relinquishing
- bırak
- quit
You must quit smoking cigarettes.
- Sigarayı bırakmalısın.
How can I quit this job?
- Bu işi nasıl bırakabilirim?
- bırak
- let out
- bırak
- let alone
I don't have a cent, let alone a dollar.
- Bırak bir doları bir sentim bile yok
I can't even walk, let alone run.
- Koşmayı bırak, yürüyemiyorum bile.
- bırak
- let alone şöyle dursun
- bırak
- chuck it!
- bırak
- stop it
I should've tried to stop it.
- Onu bırakmayı denemeliydim.
- bırak
- cut it out!
- bırak
- drop it!
We've been talking about this for hours. Can we just drop it?
- Bunun hakkında saatlerdir konuşuyoruz. Bırakabilir miyiz?
- bırak
- unhand
- bırak
- forgo
Tom forgot to release the brake.
- Tom freni bırakmayı unuttu.
After the interruption I went back to my reading but forgot where I'd left off.
- Kesintiden sonra tekrar okumaya döndüm ama nerede bıraktığımı unuttum.
- bırak
- cut it out
- bırak
- forwent
- bırak
- maroon
- bırak
- chuck it
- bırak
- foregoing
- bırak
- {f} drop it
We've been talking about this for hours. Can we just drop it?
- Bunun hakkında saatlerdir konuşuyoruz. Bırakabilir miyiz?
- e mail adresinizi bırakır mısınız
- Can you leave your e mail address please