Tom let go of Mary's hand.
- Tom Mary'nin elini bıraktı.
Please let go of my arm. You're hurting me.
- Lütfen kolumu bırak. Beni incitiyorsun.
Tom decided to drop out of school and work full-time.
- Tom okulu bırakmaya ve tamgün çalışmaya karar verdi.
Tom had to drop out from college because he couldn't afford tuition.
- Tom okul ücretini ödeyemediği için üniversiteyi bırakmak zorunda kaldı.
I'll drop you off at the station.
- Seni arabayla İstasyona bırakacağım.
Tom dropped out of the tournament.
- Tom turnuvayı bıraktı.
We're releasing all the sentences we collect under the Creative Commons Attribution license.
- Topladığımız tüm cümleleri Creative Commons Attribution lisansı altında serbest bırakıyoruz.
I'm releasing the prisoners.
- Tutukluları serbest bırakıyorum.
He decided to quit smoking.
- Sigarayı bırakmaya karar verdi.
I've quit using French with you.
- Seninle Fransızca kullanmayı bıraktım.
I can't even walk, let alone run.
- Koşmayı bırak, yürüyemiyorum bile.
I can't read French, let alone speak it.
- Fransızcayı bırak konuşmayı okuyamam bile.
I should've tried to stop it.
- Onu bırakmayı denemeliydim.
We've been talking about this for hours. Can we just drop it?
- Bunun hakkında saatlerdir konuşuyoruz. Bırakabilir miyiz?
Tom forgot where he left his umbrella.
- Tom şemsiyesini nereye bıraktığı unuttu.
After the interruption I went back to my reading but forgot where I'd left off.
- Kesintiden sonra tekrar okumaya döndüm ama nerede bıraktığımı unuttum.
We've been talking about this for hours. Can we just drop it?
- Bunun hakkında saatlerdir konuşuyoruz. Bırakabilir miyiz?