bıkmış

listen to the pronunciation of bıkmış
Turkish - English
sick of

You must be sick of doing this. - Bunu yapmaktan bıkmış olmalısın.

Tom was sick of them all. - Tom onların hepsinden bıkmıştı.

fed up with

Linda was fed up with Dan's constant abuse. - Linda, Dan'in sürekli tacizlerinden bıkmıştı.

Many are fed up with their present careers. - Çoğu şu anki kariyerinden bıkmış.

weary
out of conceit with
weary of
tired of

Teachers must get tired of rectifying the same mistakes over and over again in their students' papers. - Öğretmenler öğrencilerinin kağıtlarındaki aynı hataları tekrar tekrar düzeltmekten bıkmış olmalı.

The maid was totally tired of her household routine. - Hizmetçi ev rutininden tamamen bıkmıştı.

{s} done
bıkmış olarak
disgustedly
bıkmış usanmış
browned off
herşeyden bıkmış
blase
yaşamaktan bıkmış
world weary
bıkmış
Favorites