Mary looked ravishing.
- Mary büyüleyici görünüyordu.
She looked ravishing.
- O büyüleyici görünüyordu.
We think Venice is a fascinating city.
- Venedik'in büyüleyici bir şehir olduğunu düşünüyoruz.
It looks fascinating.
- Büyüleyici görünüyor.
I was up all night reading the captivating book my grandfather gave me.
- Dedemin bana verdiği büyüleyici kitabı okumak için tüm gece oturdum.
He's a captivating speaker.
- O büyüleyici bir konuşmacı.
Mary was the most enchanting creature that Tom had ever seen.
- Mary, Tom'un şimdiye kadar gördüğü en büyüleyici yaratıktı.
She's a glamorous girl.
- O büyüleyici bir kız.
It's really challenging.
- O gerçekten büyüleyici.
Tom is charming and irresistible.
- Tom büyüleyici ve dayanılmaz.
She is a charming woman.
- O büyüleyici bir kadındır.
Mary was the most enchanting creature that Tom had ever seen.
- Mary, Tom'un şimdiye kadar gördüğü en büyüleyici yaratıktı.