The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows.
- Fabrika işçilerinin ailelerinin okullara, hastanelere ve mağazalara ihtiyaçları vardır, bu yüzden bu hizmetleri sağlamak için daha fazla insan bölgede yaşamak için gelir. Böylece bir şehir gelişir.
Thus, the tyrant succeeded in conquering the kingdom.
- Böylece despot hükümdar, krallığı fetihte başarılı oldu.
I think it's unlikely that a situation like this one would ever occur again.
- Böyle bir durumun tekrar olacağının olası olmadığını düşünüyorum.
How dare you speak to me like that?
- Sen benimle nasıl böyle konuşabilirsin?
He is a director, and should be treated as such.
- O bir yönetmen ve böyle muamele edilmelidir.
He is a gentleman and ought to be treated as such.
- O bir beyefendi ve böyle davranılması gerekiyor.
I think it's unlikely that a situation like this one would ever occur again.
- Böyle bir durumun tekrar olacağının olası olmadığını düşünüyorum.
I am interested in getting a hat like this.
- Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
Was there such a thing?
- Böyle bir şey var mıydı?
I've never seen such a wonderful sunset.
- Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
We must consider the question of whether we can afford such huge sums for armaments.
- Böylesine büyük bir silahlanma için paramızın olup olmadığı sorusunu göz önüne almalıyız.
I've never seen such a wonderful sunset.
- Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
This is how I learned English.
- İşte ben İngilizce'yi böyle öğrendim.
In a dictionary like this one there should be at least two sentences with fridge.
- Böyle bir sözlükte buzdolabı ile ilgili en az iki cümle olmalıdır.
It's unusual for you to do something like that.
- Senin böyle bir şey yapman alışılmadık bir durum.
He must be a fool to talk like that.
- Böyle konuşmak için aptal olmalı.
We used to think that was why this kind of thing happened.
- Eskiden böyle şeylerin bu sebepten olduğunu zannederdik.
Do you really need to go out in this kind of weather?
- Böyle bir havada gerçekten dışarı çıkman gerekiyor mu?