böyleyken

listen to the pronunciation of böyleyken
Turkish - English

Definition of böyleyken in Turkish English dictionary

böyle
so
böyle
thus

The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows. - Fabrika işçilerinin ailelerinin okullara, hastanelere ve mağazalara ihtiyaçları vardır, bu yüzden bu hizmetleri sağlamak için daha fazla insan bölgede yaşamak için gelir. Böylece bir şehir gelişir.

A renowned tactician, Christopher Columbus once downed an entire pirate fleet by stealing all of their fruits and vegetables, thus giving them scurvy. - Bir ünlü taktisyen, Christopher Columbus bir zamanlar onların tüm sebze ve meyvelerini çalarak, böylece onlara iskorbüt vererek tüm korsan filosunu yok etti,

böyle
that

Who that believes in God would do such a thing? - Allah'a inanan kim böyle bir şey yapardı?

How dare you speak to me like that? - Sen benimle nasıl böyle konuşabilirsin?

böyle
thusly
böyle
tolerable
böyle
gradually
böyle
as such

He is a scholar, and ought to be treated as such. - O bir bilim adamı ve ona böyle davranılmalı.

He is a director, and should be treated as such. - O bir yönetmen ve böyle muamele edilmelidir.

böyle
thus and so
böyle
like this

Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines. - Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.

He often shuts himself up in the study and writes things like this. - Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.

böyle
such a

I am surprised that she refused such a good offer. - Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.

I have never seen such a beautiful girl. - Böyle güzel bir kız hiç görmedim.

böyle
such

We all wondered why she had dumped such a nice man. - Hepimiz onun böyle iyi bir adamı niye terk ettiğini merak ettik.

We must consider the question of whether we can afford such huge sums for armaments. - Böylesine büyük bir silahlanma için paramızın olup olmadığı sorusunu göz önüne almalıyız.

böyle
this

Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines. - Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.

This is how I learned English. - İşte ben İngilizce'yi böyle öğrendim.

böyle
like that

It's unusual for you to do something like that. - Senin böyle bir şey yapman alışılmadık bir durum.

How dare you speak to me like that? - Sen benimle nasıl böyle konuşabilirsin?

böyle
sic
böyle
so, such, thus, like this, in this way
böyle
of a sort
böyle
this kind of

We used to think that was why this kind of thing happened. - Eskiden böyle şeylerin bu sebepten olduğunu zannederdik.

I've done this kind of thing before. - Böyle şeyleri daha önce de yaptım.

böyle
of sorts
böyle
{f} ferry
hal böyleyken
and yet, nevertheless
Turkish - Turkish

Definition of böyleyken in Turkish Turkish dictionary

böyle
Bu yolda, bu biçimde: "Böyle acıklı şeyleri ne diye yazıyorum bilmem ki?"- A. Gündüz
böyle
Bu derece: "Böyle bir sevmek görülmemiştir."- A. İlhan. İçinde "ne", "nasıl" gibi sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatan bir söz: "Maşallah, dedi, nereden teşrif böyle?"- P. Safa
böyle
Bunun gibi, buna benzer: "Ah Şaban'ın böyle bir çocuğu, böyle bir karısı olsaydı!"- H. E. Adıvar
böyle
Bu derece
böyle
İçinde "ne", "nasıl" gibi sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde, o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatır
böyle
Bunun gibi, buna benzer
böyle
Bu yolda, bu biçimde
böyleyken
Favorites