böylece

listen to the pronunciation of böylece
Turkish - English
thus

The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows. - Fabrika işçilerinin aileleri okul, hastane ve mağazalara ihtiyaç duyar; böylece bu hizmetleri sağlayacak daha fazla insan yaşamak için bu bölgeye gelir ve de bir şehir oluşur.

The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows. - Fabrika işçilerinin ailelerinin okullara, hastanelere ve mağazalara ihtiyaçları vardır, bu yüzden bu hizmetleri sağlamak için daha fazla insan bölgede yaşamak için gelir. Böylece bir şehir gelişir.

so that

Drink everything up, so that nothing remains inside. - Her şeyi son yudumuna kadar iç, böylece içinde bir şey kalmaz.

Blow the horn so that car will let us pass. - Kornaya bas böylece araba geçmemize izin verecek.

so
since therefore
thusly
thus and so
by this way
in this manner
exactly like this
in this way, in this manner
in this way

He became a great pianist in this way. - Böylece büyük bir piyanist oldu.

thus, so
thence
as follows
then

I'm going to have dinner with him tomorrow night, so I'll feel him out then. - Yarın akşam onunla akşam yemeği yiyeceğim, böylece o zaman onun fikrini öğreneceğim.

ve böylece
and so
Turkish - Turkish
Sonunda, böylelikle: "Bu hikâye de böylece geçmiş, unutulmuş oldu."- M. Ş. Esendal
Tam böyle, bu biçimde: "Kadın, böylece ona bir teyze yakınlığı göstermişti."- H. E. Adıvar
Tam böyle, bu biçimde
Sonunda, böylelikle
böylece
Favorites