Turkish - English
Definition of bölük in Turkish English dictionary
- company
- troop
- group, body (of men)
- (roma) maniple
- squad
- part, division, subdivision
- part, division; group, body; braid" " saç örgüsü; company; order
- (Matematik) place, position (in powers of 1000)
- (Askeriye) company
- one of two braids of hair
- basic military unit
- (Matematik) order
- component
- squadron
- bölük pörçük
- piecemeal
He said that the piecemeal solution of the government will not work.
-O, hükümetin bölük pörçük çözümünün işe yaramayacağını söyledi.
- bölük pörçük parçalar
- snippets
- bölük başı leader of a group of porters
- (i.e. men who carry loads on their backs)
- bölük bölük
- in separate parts, in groups
- bölük grup sistemleri danışmanı
- (Askeri) squadron group systems advisor
- bölük komutanı
- mil . captain
- bölük pörçük
- in bits
- bölük pörçük
- bit by bit
- bölük pörçük
- fragmentary
- bölük pörçük
- scrappy
- bölük pörçük
- unsound
- bölük pörçük
- piece meal
- yüz kişilik bölük
- century
- yüz kişilik bölük komutanı
- centurion
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of bölük in Turkish Turkish dictionary
- Takımlardan oluşan, üçü veya dördü bir tabur oluşturan ve öbür birliklerin temeli sayılan birlik: "Şehre giren kuvvetlerimiz iki süvari bölüğünden ibaretmiş."- Y. K. Karaosmanoğlu
- Saç örgüsü
- Takımlardan oluşan, üçü veya dördü bir tabur oluşturan ve öbür birliklerin temeli sayılan birlik
- On kuralına göre yazılan bir tam sayının, sağdan sola doğru üçer üçer ayrılan basamaklarından her bir üçlü takımı
- Bir bütünden ayrılmış olan parça, kısım: "Bir kandil günü öteki bölükteki büyük hanımın elini öpmeye gitmiştim."- B. Felek
- Bir bütünden ayrılmış olan parça, kısım
- Hizip
- (Osmanlı Dönemi) KIDDE
- (Osmanlı Dönemi) SAMSAME
- bölük bölük
- Parçalara ayrılmış, kısım kısım
- bölük pörçük
- Bütünlüğü sağlanamamış durumda, parça parça
- Bölük pörçük
- kırpık
- parça bölük
- Kısım kısım, azar azar, oradan buradan