Definition of böcekler in Turkish English dictionary
- livestock
- insects
She has a strong dislike of insects.
- Onun böceklere karşı güçlü bir antipatisi var.
Cold weather and insects destroyed their crops.
- Soğuk hava ve böcekler bitkileri mahvetti.
- insecta
- böcek
- beetle
He keeps a spider in a jar and feeds it with beetles that he catches in the garden.
- Kavanozda bir örümceğe bakar ve onu bahçede yakaladığı böceklerle besler.
He used to collect beetles when he was a kid.
- O bir çocukken böcekleri toplardı.
- böcek
- insect
She has a strong dislike of insects.
- Onun böceklere karşı güçlü bir antipatisi var.
My hobby is collecting insects.
- Benim hobim böcek toplamaktır.
- böcek
- bug
When I was a kid, touching bugs didn't bother me a bit. Now I can hardly stand looking at pictures of them.
- Ben bir çocukken, böceklere dokunmak beni bir parça rahatsız etmezdi. Şimdi neredeyse onların resimlerine bakmaya katlanamıyorum.
I got a bug in my eye and I can't get it out.
- Gözüme bir böcek kaçtı ve onu çıkaramıyorum.
- böcek
- bugging device
- böcek
- louse
- böcek
- lobster; crayfish
- böcek
- insect, beetle, bug " haşere; (denizde) crayfish
- böcek
- varmint
- böcek
- {i} crawler
- böcek
- bugs
When I was a kid, touching bugs didn't bother me a bit. Now I can hardly stand looking at pictures of them.
- Ben bir çocukken, böceklere dokunmak beni bir parça rahatsız etmezdi. Şimdi neredeyse onların resimlerine bakmaya katlanamıyorum.
Tom used an insect net to collect bugs.
- Tom böcekleri toplamak için bir böcek ağı kullandı.
- böcek
- ınsect
- böcek
- bug; insect
- böcek
- beetle; crawler; lobster
- fosil böcekler
- (Hayvan Bilim, Zooloji) fossil insects
- odamda böcekler var
- There are insects in my room
