Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

azarlanabilir

listen to the pronunciation of azarlanabilir
Turkish - English
blamable
{a} deserving of blame, guilty, faulty
{s} condemnable, able to be blamed
Deserving blame
Deserving of censure; faulty; culpable; reprehensible; censurable; blameworthy
deserving blame or censure as being wrong or evil or injurious; "blameworthy if not criminal behavior"; "censurable misconduct"; "culpable negligence"
azarla
{f} reprimand

The director reprimanded you. - Yönetmen seni azarladı.

James had a great fear of making mistakes in class and being reprimanded. - James derste hatalar yapmaktan ve azarlanmaktan çok korkardı.

azarla
{f} rebuke

He took it for an implied rebuke. - Anlaşilan onu bir azarlama zannetti.

azarla
scold

He was scolded by his mother. - O, annesi tarafından azarlandı.

I gave it up after my father had given me a good scolding. - Babam beni iyi bir azarladıktan sonra ondan vazgeçtim.

azarla
chide

Mary chided Tom for spending so much time on Tatoeba. - Mary Tom'u Tatoeba'da çok zaman harcadığı için azarladı.

azarla
berate

The teacher lost his job because he cruelly berated students who made mistakes. - Öğretmen işini kaybetti çünkü hata yapan öğrencileri acımasızca azarladı.

azarla
dress down
azarla
{f} scolding

I was not scolding you. - Ben seni azarlamıyordum.

When she was late, I felt like scolding her, but I held my tongue. - O geç kaldığında canım onu azarlamak istedi ama dilimi tuttum.

azarla
lay into
azarla
upbraid

My mother-in-law never passes up an opportunity to upbraid me over my decision to go into business for myself. - Kayınvalidem kendim için işe gitme kararım üzerinden beni azarlama fırsatını asla kaçırmaz.

azarla
{f} twit
azarla
reprehend
azarla
reprove
azarla
{f} reproving
azarla
{f} reproach
azarla
tick off
azarla
tell off
azarla
chidden
azarla
telloff
azarla
tickoff
azarla
chid

Mary chided Tom for spending so much time on Tatoeba. - Mary Tom'u Tatoeba'da çok zaman harcadığı için azarladı.

azarla
chiding
azarla
chided

Mary chided Tom for spending so much time on Tatoeba. - Mary Tom'u Tatoeba'da çok zaman harcadığı için azarladı.