He is getting better bit by bit.
- O, azar azar iyileşiyor.
I gave it up after my father had given me a good scolding.
- Babam beni iyi bir azarladıktan sonra ondan vazgeçtim.
Tom is scolding Mary.
- Tom Mary'yi azarlıyor.
The director reprimanded you.
- Yönetmen seni azarladı.
Mr. Jones reprimanded me for falling asleep during class.
- Bay Jones ders esnasında uyuduğum için beni azarladı.
He took it for an implied rebuke.
- Anlaşilan onu bir azarlama zannetti.