I would like to drastically decrease the amount of time it takes me to clean the house.
- Evi temizlemem için geçen zamanı büyük ölçüde azaltmak istiyorum.
What should you do to decrease your debt?
- Borcunu azaltmak için ne yapmalısın?
He wanted to reduce the tax on imports.
- O ithalatta vergi azaltmak istedi.
This company is using new technologies to reduce its environmental footprint.
- Bu şirket çevresel kaplama alanını azaltmak için yeni teknolojiler kullanıyor.
I need medicine to lessen the pain.
- Ağrıyı azaltmak için ilaca ihtiyacım var.
We had to lessen the impact of the erratic supplies.
- Düzensiz malzemelerin etkisini azaltmak zorundaydık.
Reducing deforestation is one way to mitigate the impacts of climate change.
- Ormansızlaşmanın azaltılması, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için tek yoldur.
The factory had to cut back its production.
- Fabrika üretimini azaltmak zorunda kaldı.
Instead of cutting down on cigarettes, why don't you just give them up?
- Sigaraları azaltmak yerine neden sadece onları bırakmıyorsun?
The factory had to cut back its production.
- Fabrika üretimini azaltmak zorunda kaldı.
We hope to come to an accord with them about arms reduction.
- Biz silah azaltma konusunda onlarla anlaşmak istiyoruz.
Unfortunately, increasing the number of traffic signals at intersections didn't help decrease the number of traffic accidents.
- Ne yazık ki kavşaklardaki trafik sinyallerinin sayısını artırmak trafik kazalarının sayısın azaltmaya yardımcı olmadı.
What should you do to decrease your debt?
- Borcunu azaltmak için ne yapmalısın?
Rather than cutting down on cigarettes, sir, why don't you just give them up?
- Sigaraları azaltmaktansa, bayım, niçin onları bırakmıyorsun.
She advised him to cut down on smoking, but he didn't think that he could.
- O ona sigara içmeyi azaltmasını tavsiye etti fakat o yapabileceğini düşünmüyordu.
I have to reduce my expenses this month.
- Bu ay masraflarımı azaltmak zorundayım.
We must reduce energy demand.
- Enerji talebini azaltmalıyız.
Reducing deforestation is one way to mitigate the impacts of climate change.
- Ormansızlaşmanın azaltılması, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için tek yoldur.
His income was diminished by half after retirement.
- Emekli olduktan sonra geliri yarı yarıya azaldı.
The rights of every man are diminished when the rights of one man are threatened.
- Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.
Sales fell off in the third quarter.
- Üçüncü çeyrekte satışlar azaldı.
The medicine decreased his pain.
- İlaç onun acısını azalttı.
Production of rice has decreased.
- Pirinç üretimi azaldı.
Japan's consumption of rice is decreasing.
- Japonya'nın pirinç tüketimi azalıyor.
The country is aiming at decreasing its imports.
- Ülke ithalatını azaltmayı hedefliyor.
His income was diminished by half after retirement.
- Emekli olduktan sonra geliri yarı yarıya azaldı.
The population of this country is gradually diminishing.
- Bu ülkenin nüfusu giderek azalmaktadır.
Production of rice has decreased.
- Pirinç üretimi azaldı.
Since 1990, methane emissions have decreased by 11%.
- 1990'dan beri metan salımları %11 oranında azalmıştır.
This article analyzes both the benefits and the drawbacks of reducing military spending.
- Bu makale hem askeri harcamaları azaltmanın sakıncalarını hem de faydalarını analiz eder.
Karaoke is good for reducing stress.
- Karaoke stresi azaltmak için iyidir.