azalt

listen to the pronunciation of azalt
Turkish - English
(Bilgisayar) fade
(Bilgisayar) decrease

The medicine decreased his pain. - İlaç onun acısını azalttı.

This medicine will decrease your pain. - Bu ilaç ağrını azaltacak.

derogate
diminute
extenuate
assuage
{f} attenuated
reduce

He wanted to reduce the tax on imports. - O ithalatta vergi azaltmak istedi.

Can you please reduce the volume of the music? - Lütfen müziğin sesini azaltır mısın?

abate
{f} extenuating
{f} wane
attenuate
{f} waning
drop off
bate
lessen

Even your faults do not lessen my respect for you, and in friendship this is what counts. - Senin hataların bile sana olan saygımı azaltmaz ve arkadaşlıkta önemli olan budur.

I need medicine to lessen the pain. - Ağrıyı azaltmak için ilaca ihtiyacım var.

deaden
allay
diminished

The rights of every man are diminished when the rights of one man are threatened. - Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.

The war diminished the wealth of the country. - Savaş ülkenin zenginliği azalttı.

hızı azalt
(Bilgisayar) decrease speed
sesi azalt
(Bilgisayar) decrease volume
azal
{f} decaying
azal
{f} diminished

The rights of every man are diminished when the rights of one man are threatened. - Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.

His income was diminished by half after retirement. - Emekli olduktan sonra geliri yarı yarıya azaldı.

azal
fell off

Sales fell off in the third quarter. - Üçüncü çeyrekte satışlar azaldı.

azal
tail off
azal
{f} decrease

The medicine decreased his pain. - İlaç onun acısını azalttı.

Production of rice has decreased. - Pirinç üretimi azaldı.

azal
{f} decreasing

Our sales are decreasing. - Satışlarımız azalıyor.

Japan's consumption of rice is decreasing. - Japonya'nın pirinç tüketimi azalıyor.

azal
fallen off
azal
diminish

The war diminished the wealth of the country. - Savaş ülkenin zenginliği azalttı.

The rights of every man are diminished when the rights of one man are threatened. - Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.

azal
{f} decreased

Since 1990, methane emissions have decreased by 11%. - 1990'dan beri metan salımları %11 oranında azalmıştır.

My income has decreased ten percent. - Gelirim yüzde on azaldı.

azal
fall off
azal
mute
English - English

Definition of azalt in English English dictionary

Azal
A place near the western extremity of the valley near Jerusalem
Turkish - Turkish

Definition of azalt in Turkish Turkish dictionary

AZAL
(Osmanlı Dönemi) (Ezel. C.) Ezeller. Başlangıcı olmayan zamanlar
azalt
Favorites