I don't know the details.
- Ayrıntıları bilmiyorum.
Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway.
- Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum.
The instruction manual describes all the particulars of the camera.
- Kılavuz kameranın tüm ayrıntılarını anlatmaktadır.
Tom had to learn the ins and outs of the new computer program.
- Tom yeni bilgisayar programının tüm ayrıntılarını öğrenmek zorunda kaldı.
Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway.
- Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum.
The details of the agreement are set forth in the contract.
- Anlaşmanın ayrıntıları sözleşmede belirtilir.
The instruction manual describes all the particulars of the camera.
- Kılavuz kameranın tüm ayrıntılarını anlatmaktadır.
Would you explain it in more detail?
- Onu daha ayrıntılı olarak açıklayabilir misiniz?
I don't know the details.
- Ayrıntıları bilmiyorum.
The instruction manual describes all the particulars of the camera.
- Kılavuz kameranın tüm ayrıntılarını anlatmaktadır.
Let's try to focus on the big picture first. We can take care of the minutiae later.
- Hadi ilk olarak büyük resme odaklanmayı deneyelim. Daha sonra ufak ayrıntılarla ilgilenebiliriz.
The instruction manual describes all the particulars of the camera.
- Kılavuz kameranın tüm ayrıntılarını anlatmaktadır.