The privilege is reserved exclusively for women.
- Ayrıcalık özel olarak kadın için ayrılmıştır.
It's a privilege to meet you.
- Sizinle tanışmak bir ayrıcalık.
This credit card entitles us to certain privileges.
- Bu kredi kartı, bize belirli ayrıcalıklar sağladı.
Rank has its privileges.
- Rütbenin ayrıcalıkları var.
This credit card entitles us to certain privileges.
- Bu kredi kartı, bize belirli ayrıcalıklar sağladı.
He has the privileges of membership.
- Onun üyelik ayrıcalıkları vardır.