ayrıca

listen to the pronunciation of ayrıca
Turkish - English
also

Our teacher also said that her wedding wouldn't be the same as other people's; we asked how it would be different, but she didn't say. - Öğretmenimiz ayrıca düğününün diğer insanlarınki ile aynı olmayacağını söyledi;biz nasıl farklı olacağını sorduk fakat o söylemedi.

Also Piotr and Lech are good friends. - Ayrıca Piotr ve Lech de iyi arkadaşlardır.

besides

I don't want to go, and besides it's too late. - Gitmek istemiyorum ve ayrıca çok geç.

I like this flat. The location is good, and besides, rent is not very high. - Ben bu daireyi seviyorum. Yer iyi ve ayrıca, kira çok yüksek değil.

furthermore

Furthermore, even after the company information session, we sometimes hold company tours. - Ayrıca şirket bilgisi oturumundan sonra bile biz bazen şirket turları düzenleriz.

She is not only beautiful, but also gentle and, furthermore, intelligent. - O sadece güzel değil fakat aynı zamanda nazik ve ayrıca zeki.

plus

There was one American, one Canadian, plus about ten Germans. - Bir Amerikalı, bir Kanadalı ve ayrıca yaklaşık on tane Alman vardı.

separately; besides, to boot, in addition, as well, furthermore, into the bargain, in the bargain
as well

He studies Chinese as well. - O ayrıca Çince öğrenimi yapıyor.

I didn't only give him advice, but a bicycle as well. - Ona sadece tavsiye vermedim ayrıca bir bisiklet de verdim.

thereto
morosely
on top of
and what is more

She is beautiful, and what is more, very graceful. - O güzel ve ayrıca çok zarif.

(Konuşma Dili) not to mention
under separate cover
not to mention the fact that
and what's more

l know he's stubborn, ill-bred, and what's more, he's crazy. - Onun inatçı, terbiyesiz olduğunu biliyorum ve ayrıca o deli.

(Bilgisayar) you can also

You can also replace the mascarpone with cream. - Ayrıca krem peyniri krema ile değiştirebilirsiniz.

You can also get the weather forecast by telephone. - Ayrıca telefonla hava tahin raporunu alabilirsiniz.

otherwise; additionally; then again
side

You should also listen to the other side. - Ayrıca diğer tarafı da dinlemelisin.

I'd like to have ketchup on the side. - Ayrıca ketçap almak istiyorum.

beyond
in addition

In addition, I have to interview a professor. - Ayrıca, bir profesörle görüşmeliyim.

He is handsome. In addition, he is good at sport. - O yakışıklıdır. Ayrıca sporda iyidir.

boot
in addition to
likewise

Tom is tall and likewise strong. - Tom uzundur ve ayrıca güçlüdür.

withal; yea
farther
on the side

I'd like to have ketchup on the side. - Ayrıca ketçap almak istiyorum.

I'd like to have the sauce on the side, please. - Ayrıca sos almak istiyorum, lütfen.

over and above
else
extra

It's a way to make a little extra on the side. - Ayrıca bu biraz ekstra yapmak için bir yoldur.

again

Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy. - Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.

The price is low, but then again, the quality isn't very good. - Fiyat düşük ama ayrıca kalite çok iyi değil.

further

Furthermore, I don't know how to dance. - Ayrıca nasıl dans edileceğini bilmiyorum.

Furthermore, even after the company information session, we sometimes hold company tours. - Ayrıca şirket bilgisi oturumundan sonra bile biz bazen şirket turları düzenleriz.

somewhat apart
into the bargain
otherwise
additionally

Precisely speaking, I need six hours to at least think straight. Additionally, I need seven hours to be happy. - Kesin olarak konuşursam, sağlıklı düşünmek için en az altı saate ihtiyacım var. Ayrıca mutlu olmak için yedi saate ihtiyacım var.

too

I don't want to go, and besides it's too late. - Gitmek istemiyorum ve ayrıca çok geç.

During the game, it suddenly began to rain and it thundered, too. - Oyun sırasında, aniden yağmur yağmaya başladı ve ayrıca gök gürledi.

you also
withal
to boot
addition

In addition, I have to interview a professor. - Ayrıca, bir profesörle görüşmeliyim.

He is an excellent piano player. In addition, he is a good singer and a very good dancer. - O mükemmel bir piyano çalıcı. Ayrıca, iyi bir şarkıcı ve iyi bir dansçı.

item
then again
apart from
{k} as far as that goes
yea

He had the privilege of studying abroad for two years. - O, iki yıllığına yurt dışında eğitim görme ayrıcalığına sahipti.

2015 was the International Year of Soil and also the International Year of Light. - 2015 uluslararası toprak yılı ve ayrıca uluslararası ışık yılıydı.

ayrıca bir nedendir
it's all the more reason
tip, model ve/veya dizi (ayrıca TMS olarak da kullanılır)
(Askeri) type, model, and/or series (also as TMS)
Turkish - Turkish
Ayrı olarak: "Devlet konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler."- Anayasa
Bundan başka
Ayrı olarak
Ayrı bir önem verilerek
başkaca
ayrıca
Favorites