They arrived in Paris at the same time.
- Onlar aynı anda Paris'e vardılar.
Tom and Mary both started talking at the same time.
- Tom ve Mary her ikisi de aynı anda konuşmaya başladı.
Everything happened simultaneously.
- Her şey aynı anda oldu.
I am writing a book in several languages, and I simultaneously publish it on Tatoeba's screens all over the world.
- Birkaç dilde bir kitap yazıyorum ve aynı anda Tatoeba'nın ekranlarında dünyanın dört bir yanına yayınlıyorum.
I am writing a book in several languages, and I simultaneously publish it on Tatoeba's screens all over the world.
- Birkaç dilde bir kitap yazıyorum ve aynı anda Tatoeba'nın ekranlarında dünyanın dört bir yanına yayınlıyorum.
Tom and Mary answered simultaneously.
- Tom ve Mary aynı anda cevapladı.
All at once the lights went out.
- Aynı anda ışıklar kesildi.
We all stood up at once.
- Hepimiz aynı anda ayağa kalktık.