It's not light enough in here to read.
- Burası okumak için yeterince aydınlık değil.
An intellectual is a person who has discovered something more interesting than sex.
- Bir aydın, seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş bir kişidir.
Wise men talk about ideas, intellectuals about facts, and the ordinary man talks about what he eats.
- Olgun insanlar fikirler hakkında konuşur, aydınlar gerçekler hakkında, ve sıradan insanlar da ne yedikleri hakkında konuşurlar.
It seems to be clearing up.
- Aydınlanıyor gibi görünüyor.
It looks like it is going to clear up soon.
- Yakında aydınlanacak gibi görünüyor.
The east was brightened by the rising sun.
- Doğu doğan güneşle aydınlandı.
His room was brightly lit.
- Onun odası aydınlıktı.
Her face was enlightened by happiness.
- Yüzü mutluluktan aydınlandı.
That's a very enlightened attitude.
- O, çok aydınlanmış bir tutum.
Television enlightens the viewers as well as entertains them.
- Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.
Her face was enlightened by happiness.
- Yüzü mutluluktan aydınlandı.