Yüksek tasarruf oranı Japonya'nın güçlü ekonomik büyümesi için bir faktör olarak kabul edilmektedir.Çünkü o bol yatırım sermayesi kullanılabilirliği anlamına gelmektedir.
- A high savings rate is cited as one factor for Japan's strong economic growth because it means the availability of abundant investment capital.
Projenin en büyük zorluğu, hayata geçirmek için gerekli beceriye sahip emekçilerin bulunup bulunmaması olacak.
- The biggest challenge to the project will be the availability of workers with the skills required to bring it to fruition.
Üzgünüz, iletişim kurmaya çalıştığınız kişi mevcut değil.
- We are sorry, the person you are trying to contact is not available.
Araştırma için mevcut az paramız var.
- We have little money available for the research.
Şu anda müsait değilim.
- I'm not available right now.
John şu an müsait mi?
- Is John available now?
Araştırma için mevcut az paramız var.
- We have little money available for the research.
Bu gece için mevcut bir oda var mı?
- Is there a room available for tonight?
Uygun olan bir çelik kasaya değerli eşyalarımı koymak istiyorum.
- I'd like to put my valuables in a safe deposit box, if any are available.
Toplantılar için oda uygun olacak mı?
- Will the room be available for the meetings?
Bu teklif sadece sınırlı bir süre boyunca geçerlidir.
- This offer is available for a limited time only.
Bu teklif beş gün için geçerlidir.
- This offer is available for five days.
İşe yarar bir yardım var mı?
- Is there any help available?
Biletler Lions Kulübü üyelerinden elde edilebilir.
- Tickets are available from Lions Club members.
Biletler Lions Kulübü üyelerinden elde edilebilir.
- Tickets are available from Lions Club members.
Sözlük şimdi Android telefonlar için bir uygulama olarak kullanılabilir.
- The dictionary is now available as an app for Android phones.
Yakında gazeteler kağıda basılmayacaklar. Onlar sadece internet üzerinden kullanılabilir olacak.
- Soon, newspapers won't be printed on paper. They'll only be available through the Internet.
Öğle yemeği hazır olacak.
- Lunch will be available.
Önümüzdeki hafta bir görüşme mülakatı için hazır mısınız?
- Are you available next week for a follow-up interview?
We have several availabilities.
What is your availability this week?.
We have an available candidate.
This is an available plea.
An analysis of the measured oral availability in rats for over 1100 compounds studied at SmithKline Beecham has revealed the unexpected positive influence of increasing molecular rigidity as measured by the rotatable bond count and the more expected negative impact of increasing polar surface area.
Tom is not available at the moment. May I take a message?
- Tom isn't available at the moment. May I take a message?
The currently available evidence does not allow me to make such a claim.
- The currently available evidence does not permit me to make such a claim.
... connectivity was about to explode, both in its availability, as well as its bandwidth. ...
... or planned to do to limit the availability of assault weapons? ...