Tom kartları kesti ve dağıtmaya başladı.
- Tom cut the cards and started dealing.
Bu tür bir problemle uğraşmaya alışkınım.
- I'm used to dealing with this kind of problem.
Profesyonellerle uğraşmayı seviyorum.
- I love dealing with professionals.
Bu sorunla ilgili yeni bir yaklaşıma acil bir ihtiyaç vardır.
- There is an urgent need for a new approach to dealing with this problem.
O sorunla uğraşıyoruz.
- We're dealing with that problem.
Tom gibi insanlarla uğraşmaya alışkın değilim.
- I'm not used to dealing with people like Tom.
Bir dolandırıcı ile ilişkin vardı.
- You had dealings with a crook.
Tom, başkaları ile olan ilişkilerinde her zaman adil ve kararlı olduğundan dolayı iş dünyasında itibarlıdır.
- Tom is respected in the business community because he is always fair and square in his dealings with others.
Tom, başkaları ile olan ilişkilerinde her zaman adil ve kararlı olduğundan dolayı iş dünyasında itibarlıdır.
- Tom is respected in the business community because he is always fair and square in his dealings with others.
İş ilişkilerim hakkında günlük kayıt tutarım.
- I keep a daily record of my business dealings.
Onlar uyuşturucu kullanıcılarına ücretsiz şırıngalar ve iğneler dağıtmaya başlayacak.
- They will begin distributing free syringes and needles to drug users.