Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

ausgesprochen

listen to the pronunciation of ausgesprochen
German - Turkish
şüphesiz, tam anlamıyla
English - Turkish

Definition of ausgesprochen in English Turkish dictionary

distinctive
{s} belirgin

Tom'un sağ gözünün altında belirgin bir yara izi vardı. - Tom has a distinctive scar under his right eye.

distinctive
{s} kolaylıkla ayırt edilebilen, farklı; kendine özgü
distinctive
(Kanun) karakterlik
distinctive
diğerlerinden ayrı
distinctive
(Dilbilim) ayırıcı nitelik
distinctive
ayrıcı
avowed
{f} açıkça söyle
distinctive
özel

Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır. - Japan has many distinctive traits.

Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var. - The Japanese language has many distinctive characteristics.

avowed
{s} açık
avowed
{s} belli
avowed
{s} bariz
avowed
itiraf et
avowed
{s} -i açıkça ilan edilmiş olan (biri): He's an avowed monarchist. Monarşist olduğunu her zaman söyler
distinctive
{s} kendine özgü

Sami mekanı kendine özgü tarzıyla süsledi. - Sami decorated the place in his distinctive style.

distinctive
{s} özgün
distinctive
farklı bir şekilde
distinctive
{s} ayırıcı
distinctive
(sıfat) ayırıcı, belirgin; özel, karakteristik, kendine özgü, özgün
distinctive
distinctiveness ayırt edici özellik