Biz parayı üçümüz arasında eşit olarak paylaştık.
- We shared the money evenly among the three of us.
Hesabı eşit olarak bölüşürler.
- They split the bill evenly.
Hükümet çiftçilerin hasatlarının zararını telafi etti.
- The government compensated the farmers for the damage to the crops.
Tom's normally even-tempered, but he gets very agitated when he can't find a parking spot.
- Tom ist für gewöhnlich ausgeglichen, doch wenn er keinen Parkplatz findet, braust er stark auf.