Biz bir zamanlar düşmandık fakat baltayı gömdük ve şimdi birbirimizle dostane şartlardayız.
- At one time we were enemies, but we've buried the hatchet and we are now on friendly terms with each other.
Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.
- I'll agree to the terms if you lower the price.
Tom'la aranız iyi mi?
- Are you on good terms with Tom?
Owen'la aranızın iyi olmadığını duydum.
- I hear you're on bad terms with Owen.
Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.
- I'll agree to the terms if you lower the price.
O koşulları kabul eder misin?
- Would you accept those terms?
Kullanım koşulları haber verilmeksizin değiştirilebilir.
- Terms of use may be changed without notice.
Lojban has incorporated a detailed grammar for mathematical expressions. This grammar parallels the predicate grammar of the non-mathematical language.
- Lojban hat eine detaillierte Grammatik für mathematische Ausdrücke eingegliedert. Diese Grammatik entspricht der Prädikatengrammatik der nichtmathematischen Sprache.
Infinite patience and infinite impatience: one of these two expressions makes sense and the other doesn't.
- Endlose Geduld und endlose Ungeduld: einer dieser beiden Ausdrücke ergibt Sinn und der andere nicht.