Acil önlemler gereklidir.
- Immediate measures are needed.
McKinley Küba'da acil bir ateşkes istedi.
- McKinley demanded an immediate ceasefire in Cuba.
Bu adam benim en yakın amirimdir.
- This man is my immediate superior.
Tom Mary'nin en yakın amiridir.
- Tom is Mary's immediate supervisor.
Şimdiki patronumu memnun etmek zordur.
- My immediate boss is tough to please.
Acil kalkış için hazırlanın.
- Prepare for immediate departure.
Ayrıntılar hemen hazır değildi.
- Details weren't immediately available.
Sen şimdi nerede oturuyorsun?
- Where do you live at the moment?
Sen şimdi nerede oturuyorsun?
- Where are you sitting at the moment?
Acele bir yemek yedik ve hemen ayrıldık.
- We ate a hasty meal and left immediately.
Sen yakın tehlike içinde misin?
- Are you in immediate danger?
Yakın geleceğim için planlarım yok.
- I don't have plans for my immediate future.