aufrecht

listen to the pronunciation of aufrecht
English - Turkish

Definition of aufrecht in English Turkish dictionary

straight
(sıfat) düz, dik, doğru, karşı cinse ilgi duyan, dümdüz, dosdoğru, direkt, düzgün, dürüst, güvenilir, sek, katışıksız, iskontosuz, orijinal(piyes), sıradan
straight
düz

Caddede yaklaşık 100 metre kadar düz gidin, ve üç yollu kavşağa varırsınız. - Go straight up the street for about 100 meters, and you will get to the junction of three roads.

Lidia'nın sarı düz saçları var. - Lidia has blonde straight hair.

straight
heteroseksüel

Mario, bana eşcinsel demekten vazgeç! Ben heteroseksüelim! - Mario, stop calling me gay! I'm straight!

Tom heteroseksüel bir erkek. - Tom is a straight guy.

endwise
dik
straight
tutucu
straight
doğru

O kelimelerin doğruca kalbinden geldiğini söyledi. - He said the words came straight from his heart.

Jane doğrudan A alacaktır. - Jane will get straight A's.

straight
eski kafalı
straight
dosdoğru

O, dosdoğru bana doğru geldi. - He came straight up to me.

Dosdoğru kapıya gittim. - I went straight to the door.

straight
(Oyunlar) (Poker) Kent: farklı renklerden ardışık sıralı 5 kart
endwise
z., bak. endways
endwise
uç uca
endwise
ucu öne doğru
endwise
dik olarak
stand upright
dik durmak
straight
(zarf) düz, doğru, dümdüz, dosdoğru, dik olarak, doğruca, direkt olarak, doğru olarak, doğrudan doğruya, düzenli biçimde, tam, tam olarak
straight
tam olarak
straight
fark gözetmez
straight
{s} sıradan
straight
{s} doğru, yalan olmayan: a straight answer doğru bir cevap