O, kolumu sımsıkı tuttu.
- She held my arm firmly.
O, elinde bir kalem tutuyor.
- He held a pen in his hands.
Birisi sorumlu tutulmak zorunda.
- Someone's got to be held accountable.
Herkes oturmuş kaldı.
- Everyone remained seated.
Oturmuş olarak kalın lütfen.
- Remain seated, please.