Bu kutuları depolamak için yeterli yerim yok.
- I don't have enough space to store these boxes.
Onun tarihsel ayrıntılar hakkında büyük bir bilgi deposu var fakat hayatta onun bir işe yaradığından cidden süphe duyuyorum.
- He has a great storehouse of knowledge about historical details but I seriously doubt that's of any use in life.
Depoyu kilitlemeyi unuttum.
- I forgot to lock the storeroom.
Mağaza ne zaman açılıyor?
- What time does the store open?
Mağazaya benimle gelecek misin?
- Will you come with me to the store?
Likör dükkânından bir şişe bira satın aldım.
- I bought a bottle of beer at the liquor store.
Dükkan tiyatronun tam karşısında.
- The store is just across from the theater.
Develer hörgüçlerinde çok miktarda yağ depolayabilir.
- A camel can store a large amount of fat in the hump on its back.
Biz samanı samanlıkta depoladık.
- We stored the hay in the barn.
Mağazada Tom için form doldurmak zorundayım.
- I have to fill in for Tom at the store.