Bu hiç de Tom'un beklediği bir şey değil.
- This is not at all what Tom expected.
Herkesi memnun etmek asla kolay değil.
- It is by no means easy to please everybody.
Sonuç asla tatmin edici değildi.
- The result was by no means satisfactory.
Ayda bir milyon yen kazanmak kesinlikle olanaksızdır.
- It's by no means impossible to earn one million yen a month.
Çeviri kesinlikle kolay değil.
- Translation is by no means easy.
Sizce burada sigara içmemin sakıncası var mı? Hayır, hiç değil.
- Do you mind my smoking here? No, not at all.
Yorgun musun? Hayır, hiç değil.
- Are you tired? No, not at all.
Nic hiçbir şekilde ödülden memnun değil.
- Nick is by no means satisfied with the reward.
O hiçbir şekilde mutlu değildi.
- He was by no means happy.
Bazen sana uğramamın bir sakıncası var mı? Hayır, hiç.
- Do you mind if I call on you sometime? No, not at all.
Ben hiç yorgun değilim.
- I'm not at all tired.
O hiçbir şekilde kibar değil.
- She is by no means polite.
O hiçbir şekilde mutlu değildi.
- He was by no means happy.