Tom'un konuşma şekli sinirlerime dokundu.
- Tom's way of speaking got on my nerves.
Tom'un konuşma şekli benim sinirlerimi bozuyor.
- Tom's way of speaking gets on my nerves.
Tom'a o soruyu sormaya cüret etmedim.
- I didn't have the nerve to ask Tom that question.
Tom onu tekrar yapmaya cüret etmedi.
- Tom didn't have the nerve to do it again.
He had the nerve to enter my house uninvited.