Öyle sona ermek zorunda değildi.
- It didn't have to end like that.
Bir rüyayı yaşıyorsun ve rüya sona ermek üzere.
- You are living a dream, and the dream is about to end.
Onların hararetli tartışmaya bir son vermek için boşuna uğraştı.
- He tried in vain to put an end to their heated discussion.
Tom buna bir son vermek istiyor.
- Tom wants to end this.
Japonya, Kore için herhangi bir Rus tehdidini sona erdirmek istiyordu.
- Japan wanted to end any Russian threat to Korea.
Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti.
- Eisenhower had campaigned to end the war.
Dersin bitimine 10 dakika kaldı.
- 10 minutes remained until the end of the lesson.
Oyunun bitimiyle birlikte müthiş bir sevince büründük.
- As soon as the game ended, we became overjoyed.
Bu yaz tatili çok çabuk bitti.
- The summer vacation has come to an end too soon.
Saat kaçta dersiniz biter?
- At what time does your class end?
Başlangıcı olanın sonu da vardır.
- Whatever has a beginning also has an end.
İyi başlayan iyi biter.
- A good beginning makes a good ending.
Tatil bitmek üzeredir.
- The vacation is close to an end.
Onun bitmeyen masallarından sıkıldım.
- He bored me with his endless tales.