Sadece detaylara yakın ilgi göstermelisin.
- You must give close attention to the merest details.
Tom ve Mary'nin birlikte konuşmak için çok zamanı yok. Onların çocukları, her zaman onların ilgisini istiyorlar.
- Tom and Mary don't have much time to talk together. Their children are always demanding their attention.
Yaptığın şeye özen göster.
- Pay attention to what you're doing.
Birçok Avrupalı araştırmacılar on dokuzuncu yüzyılda eski Fars edebiyatı eğitimi almasına rağmen, yeni dünya çağdaş edebiyatımıza dikkat etmiyor.
- Although many European researchers have studied ancient Persian literature in the nineteenth century, the new world is not paying attention to our contemporary literature.
Kendi güvenliğine daha fazla dikkat etmelisin.
- You should pay more attention to your own safety.
Polis onunla ilgilenmedi.
- The policeman paid no attention to him.
Erkeklerden hiç biri Mary ile ilgilenmedi.
- None of the boys paid any attention to Mary.
Kadınlar iltifattan hoşlanırlar.
- Women like attention.
Tom Mary'nin iltifatıyla pohpohlandı.
- Tom was flattered by Mary's attention.
Sürücülerin tafik ışıklarına dikkat vermeleri gerek.
- Drivers need to pay attention to the traffic lights.
Tom'un uygun tıbbi bakıma ihtiyacı var.
- Tom needs proper medical attention.
Tom tıbbi bakım almak zorunda kalacak.
- Tom will have to get medical attention.
Onun uyarısına hiç dikkat edilmedi.
- No attention was paid to his warning.
O, uyarıma dikkat etti.
- He paid attention to my warning.
Please direct your attention to the following words.
For some time past I have been the recipient of very marked attentions from a young lady.
... you should pay attention to this campaign, because Governor Romney has made some commitments ...
... have security for people in their houses. That doesn’t get as much news attention, ...