Şimdi akşam yemeği zamanı, ve uçuş görevlileri akşam yemeğini servis etmeye başlarlar.
- It is now dinner time, and flight attendants begin to serve dinner.
Tom bir benzin istasyonu görevlisi olarak çalıştı.
- Tom worked as a gas station attendant.
Katılanlar tüm ihtiyaçlarımızı tahmin etti.
- The attendants anticipated all our needs.
Plan hemen hemen tüm katılımcılar tarafından desteklendi.
- The plan was supported by practically all the attendants.
Siz işe katılmak zorundasınız.
- You must attend to your work.
Neden Japonya'ya gideceksin? Tokyo'da bir konferansa katılmak için.
- Why are you going to Japan? To attend a conference in Tokyo.
Ona refakat edecek tek hizmetçisi vardı.
- He has only one servant to attend on him.
Meşgul olacak başka meselelerim var.
- I have other matters to attend to.
Boş olsan da meşgul olsan da törene katılmak zorunda kalacaksın.
- You'll have to attend the ceremony whether you are free or busy.
They promoted him to supervisor, with all the attendant responsibilities and privileges.
Give your keys to the parking attendants and they will park your car for you.
I attended a one-room school next door to the palace and studied English, Xhosa, history and geography.
... He's led on to the valley floor by an attendant. ...