attendance, service

listen to the pronunciation of attendance, service
English - Turkish
katılım, hizmet
waiting
{i} bekleyiş
waiting
{s} bekleme

Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız. - We men are used to waiting for the women.

Bekleme salonunda beş hasta vardı. - There were five patients in the waiting room.

waiting
{s} ihtiyatlı
waiting
{s} temkinli
waiting
{i} eşlik
waiting
bekle
waiting
{i} refakât
waiting
{f} bekle

Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız. - We men are used to waiting for the women.

Bekleme salonunda beş hasta vardı. - Five patients were in the waiting room.

waiting
bekleyen

Kütüphanenin önünde beni bekleyen bir arkadaşım var. - I have a friend waiting for me in front of the library.

Yemek için bekleyen insan sıraları eskisinden daha uzundu. - The lines of people waiting for food were longer than before.

waiting
bekleyerek

Jim kızgın çünkü sinema randevusu gerçekleşmedi ve yağmurda onu bekleyerek bir saat geçirdi. - Jim's angry because his date for the movie stood him up and he wasted an hour waiting for her in the rain.

Bütün sabahı bir şey olmasını bekleyerek geçirdim. - I spent the whole morning waiting for something to happen.

English - English
waiting
attendance, service
Favorites