attendance, state of being at hand; outward appearance, air, demeanor

listen to the pronunciation of attendance, state of being at hand; outward appearance, air, demeanor
English - Turkish

Definition of attendance, state of being at hand; outward appearance, air, demeanor in English Turkish dictionary

presence
{i} varlık

Senin varlığın benim yaşama sevincim - Your presence in my life is a source of joy.

O Alfa Centauri'deki egzobiyolojik varlık makalesini yazdı. - He wrote the article Exobiological Presence in Alpha Centauri.

presence
{i} huzur

Onun huzurunda utangaç hissettim. - She felt shy in his presence.

Hanımefendilerin huzurunda şapkalarınızı çıkarmak zorundasınız. - You must take off your hats in the presence of ladies.

presence
bulunma

Bugün burada bulunma amacımız silah seslerini susturmak - Our presence here today is to silence the gunshots.

presence
{i} huzur, hazır bulunma, varlık, var olma: The test results do not indicate the presence of nitrogen. Test sonuçlarına göre nitrojen yok
presence
buradalık
presence
kişilik
presence
oluş
presence
var olma
presence
orada bulunma
presence
görünüş
presence
sözüm yabana
presence
{i} yapı
presence
{i} ön

Yöneticinin önünde ilk kez çığlık attım. Masada büyük bir hamamböceği görmüştüm! - It's the first time I scream in presence of the manager. I saw a big cockroach on the table!

Bu, ailenin gözünün önünde anlatılacak bir fıkra değil. - This is not a joke to be told in the presence of your parents.

presence
(isim) huzur, hazır bulunma, varlık, varoluş, tavır, yapı, ön, protokol görevlileri
presence
sözüm meclisten dışarı
presence
{i} tavır
presence
{i} varoluş
English - English
{i} presence
attendance, state of being at hand; outward appearance, air, demeanor

    Hyphenation

    attendance, state of be·ing at hand; out·ward appearance, air, de·mean·or

    Pronunciation

Favorites