Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Bir romanın varlığının tek nedeni hayatı temsil etmek için girişimde bulunmasıdır.
- The only reason for the existence of a novel is that it does attempt to represent life.
Tom ve Mary John'u öldürme girişiminde bulundular.
- Tom and Mary attempted to murder John.
O, kendini öldürmeye teşebbüs etti.
- She attempted to kill herself.
Ona teşebbüs edemeyecek kadar çok korkaktır.
- He is too much of a coward to attempt it.
Bunu tek başına yapmaya kalkışma.
- Don't attempt to do this by yourself.
Tom bile Mary'ye yardım etmeye kalkışmadı.
- Tom didn't even attempt to help Mary.
Sorunu düzeltmeye çabalıyoruz.
- We're attempting to correct the problem.
Tüm çabalarımız boşunaydı.
- All our attempts were in vain.
Adamın sigarayı bırakmak için yaptığı üçüncü deneme başarısızlıkla son buldu.
- The man's third attempt to stop smoking ended in failure.
Bu deneme başarısızlıkla sonuçlandı.
- This attempt resulted in failure.
Dan soyguna girişmek istedi.
- Dan wanted to attempt the robbery.
Yakında sınıfı başlatmak için çalışacağız.
- We'll attempt to start the class soon.
Tom Mary'yi onunla birlikte kiliseye gitmek için ikna etmeye çalıştı.
- Tom attempted to persuade Mary to go to church with him.
The revolutionaries made several attempts on the monarch's life.