Yeryüzüne ilk çıkışından beri, insan oğlu bilgi topladı ve faydalı fikirleri diğer insanlara bildirme girişiminde bulundu.
- Since their first appearance on earth, men have gathered information and have attempted to pass useful ideas to other men.
Bir romanın varlığının tek nedeni hayatı temsil etmek için girişimde bulunmasıdır.
- The only reason for the existence of a novel is that it does attempt to represent life.
On altıncı yüzyılda Osmanlı Türkleri Akdeniz ve Kızıldeniz'i birleştirmek için Mısır'da bir kanal inşa etmeye teşebbüs ettiler.
- In the sixteenth century Ottoman Turks attempted to construct a canal in Egypt to unite Mediterranean Sea and Red Sea.
Tom sorun hakkında bir şey yapmaya teşebbüs eden tek kişiydi.
- Tom was the only one who even attempted to do something about the problem.
Bunu tek başına yapmaya kalkışma.
- Don't attempt to do this by yourself.
Tom bile Mary'ye yardım etmeye kalkışmadı.
- Tom didn't even attempt to help Mary.
Sorunu düzeltmeye çabalıyoruz.
- We're attempting to correct the problem.
Tüm çabalarımız boşunaydı.
- All our attempts were in vain.
Adamın sigarayı bırakmak için yaptığı üçüncü deneme başarısızlıkla son buldu.
- The man's third attempt to stop smoking ended in failure.
İlk denememde başarılı oldum.
- I succeeded in my first attempt.
Dan soyguna girişmek istedi.
- Dan wanted to attempt the robbery.
Onunla iletişim kurmaya çalışıyorlar.
- They're attempting to contact her.
Tom sonuçları tahmin etmeye çalıştı.
- Tom attempted to predict the results.
The revolutionaries made several attempts on the monarch's life.