Biz hedefe ulaşmak için karşılıklı yardımın gerekli olduğu sonucuna vardık.
- We concluded that mutual aid was essential for attaining the goal.
İnsanüstü güçlere ulaşmak umuduyla, Kristof Kolomb bir zamanlar beş dakika güneşe doğruca dik dik baktı.İşe yaramadı.
- In hopes of attaining superhuman powers, Christopher Columbus once stared at the sun for five minutes straight. It didn't work.
Onlar hedeflerine ulaştılar.
- They attained their goal.
Sonunda o, amacına ulaştı.
- At last he attained his goal.
Sen hedefine ulaştın mı?
- Have you attained your goal?
Sonunda, hedefine ulaştı.
- Finally, he attained his goal.
Onun bilimsel becerileri vardı ama o bile onu bilmiyordu.
- He had scientific attainments, but he didn't even know it.
Onun ulaşılabilir olduğunu düşünüyor musun?
- Do you think that's attainable?
Onun bilimsel becerileri vardı ama o bile onu bilmiyordu.
- He had scientific attainments, but he didn't even know it.
To attain such a high level of proficiency requires hours of practice each day.
... grounds, but they have awfully similar technological means to attain their ends. ...