atlatma

listen to the pronunciation of atlatma
Turkish - English
recovery
bypass
parry
making sb jump; recovery
overcome

I have tried to overcome my shyness, but to no avail. - Utangaçlığımı atlatmaya çalıştım, ama boşuna.

circumvention
run around
making sb jump
evasion
riddance
omission
{i} shirking
circumvent
scoop
atlatmak
get over

I just want to get over it. - Sadece onu atlatmak istiyorum.

It'll take me a long time to get over my cold. - Soğuk algınlığımı atlatmak uzun zamanımı alacak.

atlatmak
escape
atlatmak
take

It'll take me a long time to get over my cold. - Soğuk algınlığımı atlatmak uzun zamanımı alacak.

atlatmak
{f} slip
Atlatmak
get by
atlatmak
circumvent
atlatmak
ward off
atlatmak
through
atlatmak
get away
atlatmak
dodge
atlatmak
get rid of
atlatmak
{f} overcome
atlatmak
{f} outwit
atlatmak
{f} turn
atlatmak
pull through
atlatmak
{f} shake
atlatmak
thru
atlatmak
fall
atlatmak
come true
atlatmak
make jump
atlatmak
muddle through
atlatmak
give a slip
atlatmak
cross
atlatmak
survive
atlatmak
stave off
atlatmak
avoid
atlatmak
by-pass
atlatmak
elude
atlatmak
eluding
atlatmak
fall on one's feet
atlatmak
(Dilbilim) brush off
atlatmak
thro
atlatmak
recover from
atla
{f} skip

I skipped my breakfast. - Sabah kahvaltımı atladım.

Tom was so busy he skipped lunch. - Tom o kadar meşguldü ki öğle yemeğini atladı.

atla
{f} jump

I'd jump through hoops for you. - Ben sizin için çemberlerden atlamak isterdim.

He is sure to set a new record in the triple jump. - O, üçlü atlamada yeni bir rekor kıracağından emin.

atlatmak
skip
atlatmak
fend off
atlatmak
bye-pass
atlatmak
stall off
atlatmak
come through
atlatmak
choke off
atla
omit
atla
{f} bypass

We'll bypass the city centre. - Şehir merkezini atlayacağız.

atla
snap it up
atla
vaulted
atla
vaulting
atlatmak
put off
atlatmak
throw off
atlatmak
(for one news reporter) to scoop, get the jump on, report a piece of news before (another)
atlatmak
tide over
atlatmak
to make jump; to leap sth over sth; (hastalık) to recover from; to overcome; to escape, to elude, to avoid, to weather, to doge; to throw sth/sb off, to get rid of, to cheat, to evade
atlatmak
parry
atlatmak
to put (someone) off, get rid of (someone)
atlatmak
to make (someone, an animal) jump; to get (someone, an animal) to jump; to let (someone, an animal) jump; to cause (someone, an animal) to jump, jump
atlatmak
jump
atlatmak
beat smb. to it
atlatmak
to overcome, kick (an illness); to handle (something difficult) successfully, deal with (something difficult) successfully, manage (something difficult) successfully
atlatmak
let down
atlatmak
bypass
atlatmak
dish
atlatmak
skulk
atlatmak
around
atlatmak
fend
atlatmak
fob
atlatmak
breeze
atlatmak
give smb. the slip
atlatmak
cheat
atlatmak
goof
Turkish - Turkish
Atlatmak işi
atlatmak
Başından savmak: "Bu Kurul'u atlatıncaya kadar sesimi çıkarmayacağım."- M. Ş. Esendal
atlatmak
Aldatmak
atlatmak
Kötü bir durumu geçiştirmek
atlatmak
Atlama işini yaptırmak
atlatmak
Savmak
atlatmak
Aldatmak: "Onları da ara sıra atlatanlar bulunur."- H. R. Gürpınar
atlatmak
Kötü bir durumu geçiştirmek, savmak: "Bana sorarsanız işin en güç tarafını atlattık."- T. Buğra
atlatmak
Basında başka ilgililerden önce bir haberin yayımlanmasını sağlamak
atlatmak
Savsaklamak
atlatma
Favorites