Definition of atlama in Turkish English dictionary
- jumping
Base jumping is an extreme sport.
- Yüksek bir yapıdan atlamak ekstrem bir spordur.
Tom has the bad habit of jumping to conclusions.
- Tom'un sonuçlara atlamayla ilgili kötü bir alışkanlığı vardır.
- {i} jump
Tom has the bad habit of jumping to conclusions.
- Tom'un sonuçlara atlamayla ilgili kötü bir alışkanlığı vardır.
Tom told his children to quit jumping on the bed.
- Tom çocuklarına yatağın üstüne atlamaktan vazgeçmelerini söyledi.
- skip
You're going to have to quit skipping classes.
- Dersleri atlamayı bırakmak zorunda kalacaksın.
I shouldn't have skipped the meeting.
- Toplantıyı atlamamalıydım.
- dive
- jump, spring, leap; skipping, omitting, omission
- of a spring
- vault
The Brazilian athlete Thiago Da Silva won the Olympic pole vault gold medal and set an Olympic record.
- Brezilyalı atlet Thiago Da Silva, Olimpiyat sırıkla atlama altın madalyasını kazandı ve bir olimpiyat rekoru kırdı.
The pole vaulter jumped more than seven feet.
- Sırıkla atlamacı, yedi feetten fazla atladı.
- hop
- vaulting
- leap
- skipping
Don't forget that, if you are on a diet, skipping breakfast will not help you.
- Eğer bir diyetteysen kahvaltıyı atlamanın sana yardım etmeyeceğini unutma.
Fadil started skipping school.
- Fadıl okulu atlamaya başladı.
- take off
- of a leap
- crossover
- of a jump
- {i} omission
- bypass
- (Havacılık) drop
- (İnşaat) breakdown
- diving
Both Tom and Mary were afraid to jump off the diving board.
- Hem Tom hem de Mary tramplenden atlamaktan korkuyorlardı.
We were both afraid to jump off the diving board.
- İkimiz de tramplenden atlamaya korktuk.
- space
I had to leave out this problem for lack of space.
- Yer yokluğu yüzünden bu sorunu atlamak zorunda kaldım.
- {s} spring
- capriole
- atlamak
- jump
Tom told his children to quit jumping on the bed.
- Tom çocuklarına yatağın üstüne atlamaktan vazgeçmelerini söyledi.
She was ready to jump ship.
- O, gemiye atlamak için hazırdı.
- atlamak
- {f} vault
- atlamak
- leap
- atlamak
- skip
It won't hurt you to skip one meal.
- Bir öğün yemek atlamak size zarar vermez.
It's not healthy to skip meals.
- Öğün atlamak sağlıklı değildir.
- atlama taşı
- steppingstone
- atlama beygiri
- vaulting horse
- atlama beygiri
- vaulting-horse
- atlama bezi
- safety sheet
- atlama halkası
- guard ring
- atlama ipi
- skipping rope
- atlama komutu
- jump instruction
- atlama kulesi
- diving tower
- atlama mesafesi
- skip distance
- atlama pisti
- ski jump
- atlama sırığı
- jumping pole
- atlama tahtası
- diving board, springboard
- atlama taşı
- stepping-stone
- atlama taşı yapmak
- to use (a situation or a person) to get a promotion or advancement
- atlama yapmak
- arc
- atlama yapmak
- arc over
- atlamak
- leave out
I had to leave out this problem for lack of space.
- Yer yokluğu yüzünden bu sorunu atlamak zorunda kaldım.
- atlamak
- hop
- atlamak
- arc
- atlamak
- grasp at
- atlamak
- miss out; dive; arc over
- atlamak
- hop on
- atlamak
- {f} dive
- atlamak
- overlook
- atlamak
- {f} omit
- atlamak
- browse
- atlamak
- miss out
- atlamak
- fuck
- atlamak
- spring
- atlamak
- jump at
- atlamak
- to jump, to spring, to leap, to hop; to leave out, to omit, to skip; to fuck, to bang, to make, to lay , to score ; to leap at, to jump at
- atlamak
- leap at
- engelli atlama
- show jumping
- frekans atlama
- (Askeri) frequency hopping
- havuza bombalama atlama
- cannonball
- kanal atlama
- (Bilgisayar) channel hop
- atla
- {f} skip
The boy skipped over the fence.
- Çocuk, çitin üzerinden atladı.
I skipped my breakfast.
- Sabah kahvaltımı atladım.
- atla
- {f} jump
He jumped into the river in defiance of the icy water.
- O, buz gibi suyu hiçe sayarak nehre atladı.
Lech Wałęsa jumped over the shipyard fence in 1980.
- Lech Wałęsa 1980'de tersane çitinin üzerinden atladı.
- atlamak
- bypass
- atlamak
- snap up
- atlamak
- skip over
- atla
- omit
- atla
- {f} bypass
We'll bypass the city centre.
- Şehir merkezini atlayacağız.
- atlamak
- journalism to miss a scoop
- atlamak
- to jump down (from), leap (from)
- atlamak
- to jump into (a taxi, car); to catch (a plane, train)
- atlamak
- slang to have intercourse with
- atlamak
- to be misled, be mistaken (in)
- atlamak
- slang to give, hand over
- atlamak
- {f} elide
- atlamak
- snatch at
- ip atlama
- Rope skipping
- atla
- snap it up
- atla
- vaulted
- atla
- vaulting
- atlamak
- vault; elide
- atlamak
- bypass , jump , omit , skip
- atlamak
- to omit, skip, miss, leave out
- balıklama atlama
- pike
- emniyetli atlama şartları
- (Havacılık) design ejection envelope
- engel atlama (binicilik)
- (Spor) dressage
- havadan atma (atlama) bölgesi
- (Askeri) extraction zone
- havadan atma (atlama) kontrol subayı F
- (Askeri) extraction zone control officer
- hızlı frekans atlama
- (Askeri) fast frequency hopping
- hızlı-frekans-atlama ağı
- (Askeri) fast-frequency-hopping net
- hızlı-frekans-atlama eğitim ağı
- (Askeri) fast-frequency-hopping training net
- ip atlama ipi
- skipping rope
- itfaiye atlama bezi
- safety sheet
- kayakla atlama
- ski jumping
- kayakla atlama
- ski jump
The most popular sports in that country are soccer, speedway and ski jumping.
- O ülkedeki en popüler sporlar futbol, motorsiklet yarışı ve kayakla atlamadır.
Ski jumping is a sport in which skiers go down a ramp, jump and try to land as far as possible.
- Kayakla atlama kayakçıların bir rampadan indiği, atladığı ve mümkün olduğunca uzağa inmeye çalıştığı bir spordur.
- koşullu atlama
- conditional jump
- koşulsuz atlama
- unconditional jump
- kuyruk atlama
- jockeying
- kıvılcım atlama aralığı
- spark gap
- paraşütle atlama
- parachute jump, jump made with parachute
- paraşütle atlama
- parachuting
- paraşütle atlama (atma) bölgesi
- (Askeri) drop zone
- paraşütle atlama (atma) bölgesi destek takımı
- (Askeri) drop zone support team
- paraşütle atlama (atma) bölgesi destek takımı lideri E
- (Askeri) drop zone support team leader
- paraşütle atlama (atma) bölgesi emniyet subayı
- (Askeri) drop zone safety officer
- paraşütle atlama (atma) bölgesi kontrol subayı
- (Askeri) drop zone control officer
- paraşütle atlama (atma) bölgesi kontrolörü
- (Askeri) drop zone controller
- paraşütlü atlama (atma)
- (Askeri) parachute drift
- paraşütü hemen açmadan atlama
- skydiving
- sırıkla atlama
- sports pole vaulting
- sırıkla atlama
- pole vault
The Brazilian athlete Thiago Da Silva won the Olympic pole vault gold medal and set an Olympic record.
- Brezilyalı atlet Thiago Da Silva, Olimpiyat sırıkla atlama altın madalyasını kazandı ve bir olimpiyat rekoru kırdı.
The pole vaulter jumped more than seven feet.
- Sırıkla atlamacı, yedi feetten fazla atladı.
- sırıkla atlama
- pole jump
- sırıkla atlama atleti
- pole-vaulter
- sırıkla atlama atleti
- pole jumper
- tramplenden atlama
- springboard diving
- tramplenden atlama
- diving
We were both afraid to jump off the diving board.
- İkimiz de tramplenden atlamaya korktuk.
Both Tom and Mary were afraid to jump off the diving board.
- Hem Tom hem de Mary tramplenden atlamaktan korkuyorlardı.
- uzun atlama
- long jump
He has given up running in order to focus on the long jump.
- Uzun atlamaya odaklanmak için koşmaktan vazgeçti.
- uzun atlama
- broad jump, long jump
- uzun atlama
- long jump, broad jump
- yaylanarak atlama
- dive
- yüksek atlama
- sports high jumping
- yüksek atlama
- pole vault
- yüksek atlama
- vault
- yüksek atlama
- pole jump
- yüksek atlama
- the high jump
- yüksek atlama
- high jump
He is much better than me at the high jump.
- Yüksek atlamada benden çok daha iyi.
She set the world record for the high jump.
- Yüksek atlamada dünya rekoru kırdı.
- yüksek atlama sırığı
- vaulting pole
- yüksek atlama yapmak
- pole vault
- yüksek atlama yapmak
- pole jump
- yüksek irtifadan atlama alçakta paraşüt açma tekniği
- (Askeri) high-altitude low-opening parachute technique
- yüksek irtifadan atlama yüksekte paraşüt açma tekniği
- (Askeri) high-altitude high-opening parachute technique
- üç adım atlama
- triple jump
- üç adım atlama
- the triple jump