Tom often skips meals.
- Tom genellikle öğün atlar.
The boy skipped over the fence.
- Çocuk, çitin üzerinden atladı.
I'd jump through hoops for you.
- Ben sizin için çemberlerden atlamak isterdim.
Lech Wałęsa jumped over the shipyard fence in 1980.
- Lech Wałęsa 1980'de tersane çitinin üzerinden atladı.
We'll bypass the city centre.
- Şehir merkezini atlayacağız.
Tom couldn't bring himself to jump into the cold water.
- Tom soğuk suya atlamak için kendini ikna edemedi.
She was ready to jump ship.
- O, gemiye atlamak için hazırdı.
It won't hurt you to skip one meal.
- Bir öğün yemek atlamak size zarar vermez.
I intend to skip lunch for a week starting today.
- Ben bugünden itibaren bir hafta boyunca öğle yemeğini atlamak niyetindeyim.
I had to leave out this problem for lack of space.
- Yer yokluğu yüzünden bu sorunu atlamak zorunda kaldım.
At that precise position, at Jim’s house.
I'm offering it - just to select customers - at cost.
Men at work.
At six o’clock, at closing time.