Belki bir seferde bir şey yapmaya çalışmalısın.
- Perhaps you should try doing one thing at a time.
Bir mıknatıs bir seferde çok sayıda çiviyi toplayabilir ve tutabilir.
- A magnet can pick up and hold many nails at a time.
Ben o zaman görevde değildim.
- I was off duty at the time.
O zaman, Tom odadaki tek kişiydi.
- Tom was the only person in the room at the time.
Tom'un İngilizcesi zaman zaman oldukça iyi görünsede, o sınırlarını biliyor gibi görünmüyor ve o bir hata yaptığında onu hatalı olduğuna ikna etmek imkansızdır.
- Though Tom's English seems quite good at times, he doesn't seem to know his limitations and it's impossible to convince him that he's wrong when he makes a mistake.
Zaman zaman can sıkıcı baş ağrısı çekti.
- At times, he suffered from a painful headache.
Hiç kimse bir defada birden daha fazla şey yapamaz.
- No one can do more than one thing at a time.
Birisi bir seferde birden fazla şey yapamaz.
- One can't do more than one thing at a time.
Şu aralar yorumum yok.
- I have no comment at this time.
Bu aralar çok meşgulüm.
- I'm very busy at this time.
Bu aralar, bulunmak için buradan daha güvenli bir yer yok.
- At this time, there's no safer place to be than right here.
O arada bir saldırganlaşır.
- He gets tough at times.
Hepimiz bazen bir aptal gibi davranırız.
- We all make fools of ourselves at times.
Bazen curve'ü carve ile karıştırıyorum.
- At times I confuse curve with carve.
Sanırım o zamanda hiçbirimiz zaman makinesine oldukça inanmıyordu.
- I think that at that time none of us quite believed in the Time Machine.
O zamanda güneşte banyo yapıyordu.
- At that time, she was bathing in the sun.
O zaman, Meksika henüz İspanya'dan bağımsız değildi.
- At that time, Mexico was not yet independent of Spain.
O zaman Kuzey Amerika'da birkaç tane yol vardı.
- Few roads existed in North America at that time.
Ben o zaman Tom'la birlikte tam oradaydım.
- I was right there with Tom at the time.
climb stairs two at a time.
He manages to abstain from smoking for weeks at a time, but then gives in and starts again.
This means, at times, long and perhaps overly discursive discussions of other taxa.
I know what time you told me to be there, but I couldn't get there then.
- I know what time you said you would be there, but I wasn't able to be there at that time.
Had she been alive, my mother would have given me a hand then.
- If my mother had still been alive, she would have helped me at that time.
... so we put more border patrol on the ' any time in history and the flow of undocumented ...
... money most of the time. ...