Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.
- To tell the truth, this matter does not concern it at all.
Elektronik sigaradan çıkan duman miktarı hiç fena değil.
- The amount of smoke that comes out of an electronic cigarette isn't bad at all.
Senin metodlarınla hiçbir şekilde aynı fikirde değilim.
- I don't agree with your methods at all.
Tom hiçbir şekilde ikna olmuş gibi görünmüyor.
- Tom doesn't look at all convinced.
Güneş olmasa hiçbir biçimde yaşayamayız.
- If it were not for the sun, we could not live at all.
O hiçbir biçimde sorun olmayacak.
- It's not going to be a problem at all.
Tom asla sizinle aynı fikirde görünmüyor.
- Tom doesn't seem to agree with you at all.
Asla hatalı değilsin.
- You are not at all wrong.
Onun tuhaf olduğunu hiç de düşünmüyorum.
- I don't think it's strange at all.
Sizi rahatsız ediyor muyum? Hayır, hiç de değil
- Do I annoy you? No, not at all.
If you can see any problems at all, tell us so we can fix them.
... your computer. This is a prerequisite for all the scenarios we've discussed: the one ...
... - ALL RIGHT! - ( laughs ) ...