Onun gözlerine son derece içten baktı.
- He looked deeply into her eyes.
O beni içten selamladı.
- She bowed deeply to me.
Tom Mary'ye derinden âşık.
- Tom is deeply in love with Mary.
Manzaradan derinden etkilendim.
- I was deeply impressed by the scenery.
Bob o konuyu derin derin düşündü.
- Bob thought deeply about that matter.
Tom, Mary'nin gözlerine derin derin baktı.
- Tom looked deeply into Mary's eyes.
Tom bu haberden çok rahatsız oldu.
- Tom was deeply disturbed by this news.
Ondan çok etkilendim.
- I was deeply moved by that.
O, bu kayba son derece üzüldü.
- He deeply regretted this loss.
Onun gözlerine son derece içten baktı.
- He looked deeply into her eyes.