Sınavda başarısız olarak hakettiğin cezayı gördün,sınava hiç çalışmadın.
- It serves you right that you failed your exam. You didn't study for it at all.
Elektronik sigaradan çıkan duman miktarı hiç fena değil.
- The amount of smoke that comes out of an electronic cigarette isn't bad at all.
Tom hiçbir şekilde ikna olmuş gibi görünmüyor.
- Tom doesn't look at all convinced.
Senin metodlarınla hiçbir şekilde aynı fikirde değilim.
- I don't agree with your methods at all.
O hiçbir biçimde sorun olmayacak.
- It's not going to be a problem at all.
Güneş olmasa hiçbir biçimde yaşayamayız.
- If it were not for the sun, we could not live at all.
Tom asla sizinle aynı fikirde görünmüyor.
- Tom doesn't seem to agree with you at all.
Tom Mary'yi asla görmek istemiyor.
- Tom doesn't want to see Mary at all.
Sizi rahatsız ediyor muyum? Hayır, hiç de değil
- Do I annoy you? No, not at all.
Tom'un pazartesi günü hiç dersi yok.
- Tom has no classes at all on Monday.
Ben her ne pahasına olursa olsun onu yapacağım.
- I will do it at all costs.
Ne pahasına olursa olsun savaştan kaçınılmalı.
- War must be avoided at all costs.
If you can see any problems at all, tell us so we can fix them.
I can't swim for toffee.
... - WHAT? - AND NOW THE ROADS ARE ALL CLOSED, ...
... all the millions of tracks available to you. ...